AMASYA GEZİ REHBERİ
Amasya, Orta Karadeniz Bölümü’nün bu şirin şehri ülkemizin
en eski yerleşim yerlerindendir.
Hititlerden günümüze değişik uygarlıkların yaşam alanı olmuş, antik çağda
Amazon’lara yurt olmuş çağın en ünlü coğrafyacılarından Strabon’u yetiştirmiş
olmanın gururunu yaşamıştır.Strabon şehrin adını da Amazonların kraliçesi
Amasis’e dayandırmaktadır.
Osmanlılar dönemimde şehzadeler kenti ünvanını almış,I.Mehmet,
II.Murat, II.Beyazıt, Fatih ve yavuz gibi sultanlara ev sahibi olmuştur.
Dolayısıyla hem binlerce yıllık etki bırakan uygarlıklardan
hem de burayı yurt belleyen şehzadelerden önemli eserler ulaşmıştır günümüze.
Amasya tarihi, kültürü harmanlayan bir şehir olmuştur.
Amasya deyince, şehri ikiye bölen ve Amasya’yla özdeşleşen
Yeşilırmak gelir akla.
Amasya deyince Pontus’lardan kalan heybetli kalesi (tabii
buraya çıkmak pek kolay değil) ve bu
kalenin eteklerinde kayalara oyulan devasa kaya mezarları ve yakınındaki Kızlar
Sarayı hatırlanır hemen.
Amasya deyince Şirin aşkıyla dağları delen Ferhat’ın aşkı
anlatılmaya başlanır.
Yalı Boyu evleri, külliyeleri, camileri, türbeleri, müzesi
gezmek için programa alınır mutlaka.
Amasya gezinize,içinde
yakın çevreden toplanmış arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin yanında
mumyalar ve fosiller salonuyla dikkati çeken Amasya Müzesi ile başlamalısınız.
Kalkolitik çağdan başlayıp Osmanlı dönemine kadar uzanan 23 binden fazla esere
sahip. Bir saatlik müze gezisinin ardından çevredeki sokaklarda kısa bir
yürüyüşle hem tarihi dokusunu koruyan evleri, çevrede bulunan türbeleri ziyaret
edebilirsiniz.
Müze sonrası Yalı Boyu evlerine doğru giderken mimarisiyle
ve görkemiyle dikkatinizi çekecek olan II.Beyazit Külliyesi olacaktır.Kısa bir
sürede gezebileceğiniz külliye, Sultan II. Bayezid adına, 1485-86 yılları arasında
cami, medrese, imaret, türbe, şadırvan ve çeşmeden ibaret bir külliye olarak
yapılmıştır. 15. yüzyılın son çeyreğinde yan mekânlı cami mimarisinin gelişmiş
bir geçiş dönemi örneğidir. Cami beş kubbeli bir cemaat yeri ile geniş bir
kemerle birbirine bağlanan arka arkaya iki kubbeli mekân ve buraya açılan yan
mekânlardan ibarettir.
Sonraki durak keyifle dinlenebileceğiniz bir mekan.
Yorgunluğunuzu Yeşilırmak kenarına inip, ırmak üzerine konuşlanmış teknelerde yiyip
içebilir, yalı boyundaki evlerin görüntüsüyle kısa bir mola vermek harika
olacaktır. Dinlemeniz yararlı olacaktır zira oldukça fazla sayıda basamak
tırmanarak karşıda gördüğünüz kaya mezarlarına tırmanırken büyük efor
sarfedeceksiniz.
Amasya’nın çeşitli yerlerinde geleneksel Osmanlı Mimarisi örneklerini
oluşturan evleri görmek mümkün.Ama yoğunluğu Yeşilırmak sahil şeridinde
yaşıyorsunuz. Amasya şehrine girdiğinizde saat kulesinin bulunduğu bölgeden
itibaren yaklaşık 500 metre boyunca benzer mimari özellikteki evleri
görüyorsunuz.Genellikle Bağdadi ve Hımış tekniklerinin kullanıldığı b u evlerin
çoğu restore edilip müze,otel ve restaurant haline dönüştürülmüş.Bu evler
arasında gezebilir, karnınızı doyurabilir, yöreye özgü hediyelerden
alabilirsiniz.
Amasya gezinizin olmazsa olmazı tabii ki Harşena Dağı’nın
dev anıt mezarlarını,Kral Kaya Mezarlarını gezmek olacaktır. Özellikle yaz
mevsiminde giderseniz boğucu sıcağın da etkisiyle oldukça yorucu bir tırmanış
yapacaksınız. Bu nedenle daha serin dönemlerde gitmekte yarar var.
Helenistik dönemde, Amasya’yı İÖ.333’den İÖ.26’ya kadar
başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral Kaya Mezarları,
Helenistik Dönemde, Amasya'daki Harşena Dağı'nın güney eteklerindeki kalker
kayalara oyulmuş olan anıt mezarlardır.
Antik Çağ yazarı Strabon'a göre Mitridat Krallığı zamanında
krallar adına yapılmış anıt mezarlardır. Yeşilırmak Vadisi boyunca irili ufaklı
23 adet kaya mezarı bulunan bölge Krallar Vadisi olarak da bilinir. Kaya
Mezarlarının içlerinden çok, arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Kalker
kayalara oyularak yapılan bu bu mezarlar yapı ve büyüklükleri itibarıyla kente
hakim bir noktadadır.
Yorumlar
Yorum Gönder