coğrafi geziler

Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami) Edirne erken Osmanlı döneminden beri önemli camilerle donatılan kentlerimizdendir. İstanbul ve Bursa’dan sonra en gazla ve en güzel  camilere sahip üçüncü şehrimiz durumundaki Edirne’de 14’ü Selatin Camii (sultanlara ait veya sultanların yaptırdığı) olmak üzere 300 civarında tarihi cami yer almaktadır. Tabii Edirne deyince, şehrin her tarafından görülen ve dünya mirası olarak kabul edilen Selimiye Camii ilk akla gelendir. Bu caminin mimarisi ve güzelliği anlatılmaz görülür, yaşanır.                  ( http://zekeriyaipek.blogspot.com.tr/2014/06/selimiye-camii.html ) Edirne’de Selimiye Camii’nin hemen karşısında ihtişamıyla ve anlatılan hikayeleriyle bir başka cami dikkati çekmelidir;Cami-i Atik veya Ulu Camii olarak da adlandırılan Eski Camii.. 15. Yüzyılda yapılmış bu cüsseli yapı Edirne’de Osmanlılar’dan günümüze ulaşmış en eski anıtsal yapı olarak kabul edilmektedir. Şehirde bugüne ulaşan ilk orijinal ve anıtsal yapı öze

Osmanlı tarihinin en güçlü ve başarılı deniz komutanı (Kaptan-ı Derya) ve kaptanı olarak kabul edilen Barbaros Hayrettin Paşa’nın türbesi İstanbul Beşiktaş Meydanı’ndadır. Sahil yolu ile iskele arasında, Barbaros heykelinin karşısındadır. Barbaros Hayrettin Paşa’nın  (Hızır Reis) doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir ancak Midilli’de doğduğu doğrudur. Asıl adı Hızır olan kaptana Hayrettin adı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir.Barbaros adının da Avrupalılarca sakalının (barbo) kırmızı (rosso) olmasından dolayı yakıştırıldığı sanılmaktadır. Oruç, İlyas ve İshak gibi denizci kardeşler arasında yetişmiştir. Barbaros’a Osmanlı donanmasının kaptan-ı deryalığı 1533 yılında verilmiştir. Preveze Deniz Savaşı gibi önemli savaşları kazanan, Akdeniz’in Türk denizi haline gelmesini sağlayan Hayrettin Paşa son seferi Nice’nin ardından İstanbul Beşiktaş’a yerleşmiş ve burada 1546’da 73 yaşında vefat etmiştir. O zamanlar denizin hemen kıyısında olan bugün türbesinin ol

Edirne’nin pek de dikkati çekmeyen, çoğu gezi programlarına dahil edilmeyen sevimlimi sevimli bir mahallesidir Karaağaç. Halbuki bu güzel mahalle bazı özellikleriyle mutlaka görülmesi, orada kısa bir zaman geçirilmesi gereken bir mekandır. Zira ülkemizin Meriç Nehri’nin öteki tarafında kalmış tek toprak parçasıdır. Lozan Barışı’ında savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verilen (Bosnaköy ile birlikte) bir simge mahalledir. Arnavut kaldırımlı sokakları, yeşillikler içinde sevimli evleri, her daim cıvıl cıvıl kafeleri,tarihi tren garı, Lozan Barış Anıtı ve Müzesi ve Jandarma Şehitliği ile huzur beldesidir. Eğer Edirne’ye bir gezi planlıyorsanız; camilerin, tarihi köprülerin, Sarayiçi’nin, kilise ve sinagogların ardından akşamüstü yorgunluğunu atmak için mutlaka Karaağaç’a da uğramalısınız. ULAŞIM Karaağaç, Edirne'nin 4 km güneybatısında kalır. Edirne merkezde Pazarkule tabelasından sapıp önce 400 yıllık tarihi Tunca köprüsü ve hemen ardından Meriç  köpr

Japonca bir kelime olan “Sakura” Japon Kiraz çiçeği anlamına gelmektedir.Meyve vermeyen bir tür kiraz ağacını anlatır. Japonya’da baharın müjdecisi sayılan Sakura aynı zamanda hayatı ve ölümü de simgeler.Çünkü sakura çiçekleri hayatın başlangıcı gibi çok yavaş açar ama kısa sürede, daha solmadan en güzel zamanında dökülür. Sakura aynı zamanda Japonya’da çok sevilen bir kadın ismidir. Okyanusal iklimin görüldüğü Japonya’da sakuranın açma mevsimi değişik tarihlerde yaşanır.  Biz İstanbul’da sakuralarını anlatalım. İstanbul’un değişik yerlerinde sakura ağaçlarına rastlayabilirsiniz; sarayların, kasırların bahçesinde, parklarda pembe çiçekleriyle dikkatinizi çekerler. Ama nisan ayının ikinci yarısından itibaren Baltalimanı Japon Bahçesi pembeye bürünür. Burada nisan ayının başından itibaren tek tük açmaya başlayan sakuralar iklim şartları da uygun olursa nisan ortasında bir anda o pembe dünyaya çağırıverir insanları. Ne yazık ki bu güzelliğin ömrü çok kısadır.