Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BURDUR ARKEOLOJİ MÜZESİ

Resim
Geçmişi Tarih öncesi (Prehistorik) çağlara kadar inen Burdur yöresi  antik çağda Pamphylia,Likya ve Karia gibi dönemin önemli uygarlıklarına komşu olmuş, Pisidia bölgesinin de merkezinde yer almıştır. Bu nedenle Burdur yöresinde zengin prehistorik ve klasik dönem arkeolojik eserler yoğun olarak görülmektedir. Bu eserlerin korunması ve sergilenmesi amacıyla Burdur’da 1950 li yılların ortasından itibaren müze kurma çalışmaları başlatılmıştır. Özellikle Hacılar Höyüğü kazıları ve buradan çıkarılan eserler müze ihtiyacını zorunlu hale getirmiş ve 1963 yılında ilk defa Burdur’da müze resmen kurulmuştur. Bulguroğlu (Pirkulzade) Medresesi’nin ayakta kalan tek yapısı olan kütüphane binasında toplanarak koruma altına alınmış ve böylece müzenin ilk çekirdeği oluşturularak, Burdur Müzesi’nin teşhir salonları ilk defa 12 Haziran 1969 yılında ziyarete açılmıştır. Burdur Müzesi günümüzde sık ziyaret edilen müzelerdendir. Başta Hacılar Höyüğü ve Sagalassos Anti

LABRANDA ANTİK KENTİ "LABRAUNDA KUTSAL ALANI"

Resim
Labranda (Labraunda) Muğla-Milas'ın 14 kilometre kuzeyinde(Kocayayla’da) bulunan Labranda sanıldığı gibi bir antik kent değil aslında bir kutsal alan,bir önemli kült merkezi.Aynu zamanda Karia bölgesinin en  eski yerleşim alanlarından biridir.                                                     Zeus Labraundos Tapınağı Labranda, Karialılar için bir haç yeri olup, dağların üstünde kutsal bir alan olarak kurulmuş antik yerleşimdir. Labranda ile ilgili en erken bilgileri, antik çağın ünlü tarihçisi Heredot vermektedir. Anadolu'nun güneybatısında yaşamış olan Karialılar için Labraunda oldukça önemli bir kült merkezidir. "Çift Baltalı Tanrı" Zeus Labraundos kültünün kökeninin, su kaynağı ve tapınak terasının hemen üzerindeki büyük kayaya dayandığı düşünülmektedir. Mylasa’dan (Milas) başlayan ve "Kutsal Yol" olarak adlandırılan 14 km uzunluğunda ve 8 m genişliğe sahip taş kaplamalı bir yol ile ulaşılan Zeus Labraundos’un kutsal alanındaki

EDİRNE ARKEOLOJİ VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ

Resim
Edirne Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi bu şehri gezenlerin uğraması gereken yerlerden biri. Hem konumunun kolaylığı, hem de tarihe bir yolculuk yapma açısından kısa ama güzel bir gezi durağı. Selimiye Camii’nin hemen yakınına kurulmuş müzeye kolayca ulaşılabiliyor.Cami çıkışında önce Fatih Sultan Mehmet’in doğduğu yer olarak bilinen Taş Odalar görülebilir, müze ile cami arasında kalan ve Osmanlı Mezar Taşları sergileme alanı olarak düzenlenen park park  gezilebilir. Müzenin bahçe kısmında; Roma dönemine ait kahitler, Edirne çevresinde bulunan Dolmen ve menhirler, yine Roma ve Helenistik döneme ait sütun başlıkları sergileniyor. Müze binasının giriş bölümünde ilk olarak Etnoğrafya bölümü yer alıyor.Halı, kilim örnekleri, yöreye ait yerel kıyafetler ve günlük hayatta kullanılan eşyalar görülüyor. Arkeoloji bölümü ise Paleontolojik döneme ait fosillerin sergisiyle başlıyor.Edirne ve çevresinde bulunan 3. Jeolojik devre ait gergedan ve at türünden hayvanla

HONAZ SAKLI GÖL

Resim
Denizli Honaz ilçesine bağlı Yukarı Dağdere Köyünde (mahallesi) bulunan küçük bir doğal göl. Çam ağaçları arasında yer alan gölün etrafı piknik alanı olarak düzenlenmiştir.Tatlı sulu bir göldür ve içinde tatlı su canlıları barındırmaktadır. Gerçekten adı gibi saklı bir göldür. Şehir merkezine ve ana ulaşım yoluna uzak kaldığı için nispeten bakir kalmıştır. Krater gölü olduğu belirtilir. Honaz dağlarında 1080 metre yüksekliğindeyer alan göl özellikle fotoğraf meraklıları için vazgeçilmezlerdendir.Bilhassa gölde yansıma olayları fotoğrafçılar için büyük keyif. Saklıgöl'ün çapı 300 metreyi geçmediği gibi çay ve dereyle de beslenmiyor. Suyunun berrak ve temiz olmasının sebebi ise dibinden kaynaması. Gölde sazlıklardan oluşan 7 tonluk yüzen bir ada mevcut. Ada rüzgarın etkisiyle zaman zaman yer değiştiriyormuş... Ulaşım Denizli-Ankara Karayolu üzerinde, 34.km'den sonra Kaklık kasabasına yaklaşmadan sağa dönüp yaklaşık 10 km. dağ yolundan