Kayıtlar

Şubat, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SAPANCA GÖLÜ

Resim
Marmara Bölgesi`nin doğu kesiminde,Kuzey Anadolu Fay Hattının etkisiyle oluşmuş tektonik kökenli tatlı sulu bir göldür. Adapazarı Ovasını İzmit Körfezi oluğuna birleştiren uzun bir çukurun doğu yarısında yer alır.göl bir zamanlar Marmara Denizi’nin bir parçasıyken denizden ayrıldı ve tatlı suyuyla bölgenin yaşam kaynağı oldu..Sapanca Gölü her yıl onbinlerce göçmen kuşun konakladığı önemli bir sulak alan.  Sapanca`nın kıyıları, doğuda Sakarya ili, batı ucunda Kocaeli İlinde kalır. Havzası 252 km2`dir. Yüzölçümü 47 km2`dir. Doğu-batı uzunluğu 17 km`dir. Kuzey-güney genişliği 5 km olup yüzeyin denizden yüksekliği 31 m`dir. En derin yeri 61 m`dir. Göl, adını güney kıyısında kurulmuş olan ilçeden alır. Eski Türk kaynaklarında Ayan Gölü olarak geçer. Özellikle güneyindeki dağlardan inen sellerle iyi beslenen göl, fazla suyunu, doğu ucundan Çark suyu aracılığı ile Sakarya ırmağına boşaltır. Gölü besleyen dereler, Karaçay, Kuruçay, Kurtköy, Mahmudiye, İstanbul, Karadere ve Kayma

ASPENDOS "Antik Çağ'dan günümüze ulaşmış en güzel tiyatro"

Resim
Aspendos, Serik ilçesinin 8 kilometre doğusunda, Köprüçayı'nın dağlık bölgesinden düzlüğe ulaştığı yerde M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş ve antik devrin mamur zengin kentlerinden biridir. Buradaki Tiyatro M.S. 2. yüzyılda Romalı'lar tarafından inşa edilmiştir. Kent biri büyük, biri küçük iki tepe üzerine kurulmuştur. Aspendos'un en önemli yapısı tiyatrosudur. Antik tiyatrolar arasında en iyi şekilde korunanarak gelmiş bir açık hava tiyatrosudur. Bu tiyatro Anadolu'daki Roma Tiyatrolarının günümüze sahnesi ile ulaşabilen en eski ve sağlam bir örneğidir. Mimarı Aspendos'lu Theodorus'un oğlu Zenon'dur. Antonius Piu zamanında yapımına başlanmış Marcus Aurelius zamanında tamamlanmıştır (138-164). Tiyatro, kentin yerli tanrıları ile imparator ailesine sunulmuştur. Antalya – Alanya karayoluna dönen yolun sonunda en görkemli, aynı zamanda işlevsel açıdan en iyi tasarlanmış ve en eksiksiz Roma tiyatrosu örneği ile karşılaşılır. Yapı, Yun

ERZURUM'DA BİR GÜN

Resim
ERZURUM …Kimine göre Doğu’nun Paris’i, kimine göre öğrenci ve asker şehri..Evliya Çelebi’nin biraz da abartmasıyla “damdan dama atlayan kediyi donduracak” kadar soğuk.. Ama halkı sıcacık..Dadaşlar diyarı.. Bugün Erzurum’u gezdireyim dedim.Doğunun en büyük şehirlerinden ama biraz yorulmayı göze alıyorsanız bir günde adım adım geziyorsunuz..Zaten Erzurum denince ilk akla gelen Cumhuriyet Caddesinden başlayıp Taş mağazalarda biten yol..Ve gezilebilecek yerleri bu yol boyunca görebilmek mümkün.. Erzurum gezimize sabahın erken saatlerinde Arkeoloji Müzesiyle başlayalım.. Erzurum çevresi Höyüklerden çıkarılan Neolitik eserleri, Ermeni mezaliminin etkilerini, Van çevresinde bulunan tek fil fosilimizi ve daha bir çok tarihi değeri görebilmek mümkün müzede.Yaklaşık bir saatlik sürede gezebilirsiniz.Gezi sonrası müze bahçesinde keyif çayı içmeyi unutmayın.. ERZURUM ARKEOLOJİ  MÜZESİ Erzurum ve çevre illerden çeşitli şekillerde kazandırılan eserlerin sergilendiği m

İSTANBUL CAMİLERİ;LALELİ CAMİİ

Resim
İstanbul'da Beyazıt'tan Aksaray'a giderken sağda, yol seviyesinden yüksekte,  çevreye hakim zarif  bir camidir Lâleli Camii. Bulunduğu semte adını vermiş olan bu cami Osmanlı padişahı III. Mustafa tarafından 1759 - 1763 yılları arasında Mimar Mehmed Tahir Ağa'ya inşa ettirilmiş bir külliye içerisinde yer almaktadır. Caminin adı ise, padişah III. Mustafa'nın veli saydığı Laleli Baba' nın isminden gelmektedir. Lâleli Külliyesi padişahlar tarafından yapılmış son külliyedir. Sultan III. Mustafa'nın hayatta iken yaptırdığı bu külliye,  İstanbul Eminönü ilçesinde Lâleli semtinde Ordu Caddesi üzerinde bulunur. Külliye; Cami, imaret, muvakkithane, türbe, sebil, han ve hamamdan meydana gelmiştir.  Külliye içinde yer alan bu türbe Sultan III. Mustafa'nın kendisi için yaptırdığı türbe olup, mimari olarak bakıldığında Nur-i Osmaniye Türbesinden sonra batı etkilerinin görüldüğü ikinci sultan türbesidir. Burada medfun olan Sultan III. Mustafa'dan sonra