coğrafi geziler

Tripolis antik kenti, ören yeri zengini Denizli’nin Buldan ilçesi Yenicekent beldesindedir.Denizli merkeze yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunan Tripolis Büyük Menderes ovasına bakan bir yamaç üzerinde kurulmuştur. Antik çağda hem Ege Bölgesi ovalarında kurulan çağdaşı antik kentlere hem de İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesi kentlerine ulaşan yollar üzerinde bulunan Tripolis güçlü olduğu dönemlerde bu konumunun avantajını fazlasıyla kullanmıştır. Lidya belgelerinde ilk adının Apollonia olduğu, Lidya devleti zamanında kurulduğu ve Geç Helenistik dönemde Tripolis adını aldığı yazılmaktadır.Bir Lidya kenti olarak bilinmesine rağmen Frigya ve Karya bölgeleri arasında bulunması önemli bir tarım ve ticaret merkezi olmasında etkili olmuştur.Tripolis’te yakınında bulunan antik kentlerden farklı olarak üç tane Pazar yerinin bulunması ticari büyüklüğünü kanıtlamaktadır. Tripolis bir Lidya kenti olmasına rağmen burada çıkarılan eserlerin çok büyük bölümü Roma ve Bizans mimar

Tortum Bağbaşı Kilisesi (Haho Manastırı) Tortum ilçesi Bağbaşı beldesinde bulunmaktadır.Uzundere Tortum yolunda Bağbaşı sapağından devam edilerek ulaşılabilir. Bağbaşı beldesine hoş geldiniz yazısından sonra bir süre daha yola devam etmek zorunda kalmak şaşırtmasın. Köylülere sormak kiliseyi bulmayı kolaylaştıracaktır. Yazılı kaynaklarda manastırın Gürcü Kralı Kuropalat David (961-1001) tarafından 978-1001 yılları arasında inşa ettirildiği ve manastırın Meryem Ana’ya adandığı belirtilir. Bu nedenle manastır Meryem Ana Kilisesi olarak da adlandırılır. Manastır kısa zamanda önemli din adamları yetiştiren ve küçük el sanatlarının seçkin örneklerini öreten bir merkez olmuştur. Uzun yıllar etkin bir manastır işlevi yürüten yapı, Türklerin bölgeyi ele geçirmesinden sonra kilise cami görevi görmüştür. Rus işgalinde kısa süreliğine tekrar kiliseye dönüştürülmüş sonra cami görevini sürdürmüştür. Günümüzde de cami olarak kullanılan yapının içini ancak namaz saatine yakın z

Lozan Anıtı Türk tarihi açısından büyük önem taşıyan Lozan Antlaşmasını simgeleyen Lozan Anıtı Edirne Karaağaç’ta Trakya Üniversitesi yerleşkesi içinde yer alır.Anıt için Karaağaç’ın seçilmesinin sebebi var tabii.Bilindiği üzere Karaağaç Lozan’ın simge yerleşimlerindendir. Karaağaç küçük bir toprak parçasından öte, Türkiye Cumhuriyeti'nin "suyun öte yanında" kalan tek toprak parçasıdır ve barış antlaşmasıyla savaşılmadan, tazminat olarak ülkemize verilen yerdir. Burada bir anıt yapma fikri,Trakya Üniversite Rektörlüğü;nün Karaağaç'a taşınmasından sonra zamanın Üniversite Rektörü Prof. Dr. Osman İnci tarafından ortaya atılmıştır.. Anıt için en doğru tercih olan Karaağaç'ta üniversitenin yerleşkesine dahil olan Edirne Garı arazisi seçilir. Burada yer alacak olan anıt, Lozan Zaferi'ni ve müze de bu zaferin belgesel açıklamasının ispatı olacaktır. 1996 yılında alınan karar sonucu 1998 yılında Trakya Üniversitesi ile İnönü Vakfı temsilcileri il

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale’deki Hierapolis antik kenti günümüze ulaşan tarihi değerleri yanında efsaneleri ve ilginç hikayeleriyle de ünlüdür. Bu ilginç hikayeler içinde kuşkusuz en dikkat çekeni “Cehennem Kapısı” ve 40 metre kadar ilerisinde bulunan “Cin Deliği” dir. Günümüzde Hierapolis’te ”Ölüler ülkesine geçiş kapısı” olarak adlandırılan Plutonium Mağarası ile Cehennem Kapısı’nın gün yüzüne çıkarılarak, bölgenin cazibesinin artırılmasına çalışılıyor. Bilindiği gibi Hierapolis Antik kenti ülkemizin aktif fayları üzerinde kurulu. Bu nedenle tarih boyunca çok şiddetli depremlere ve faylanmalara sahne olmuş. Bu fay kırıkları da magmaya kadar uzanan çatlakları ortaya çıkarmış. Yaşanan depremler sonucu yıkılan Hierapolis yeniden kurulduğu yıllarca sıcak suyun, buharın ve karbon gazının çıktığı bu çatlaklar o günün insanları tarafından “cehenneme açılan kapı” olarak nitelendirilmiş. Arkeologlar Yunan ve Roma mitolojilerinde bu mağaranın öl