Kayıtlar

Ekim, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SUMELA MANASTIRI

Resim
Trabzon'un Maçka ilçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere Vadisi'ne hakim Karadağ'ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sümela Manastırı, halk arasında "Meryem Ana" adı ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür. Rivayete göre; Doğu Roma İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina'dan gelen Barnabas, Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6. yüzyılda İmparator Justinianus'un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafından onarılmıştır. Sümela Manastırı'nı şimdiki durumuyla varlığını 13. yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliğinden III. Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III. Alexios 'u

YAKUTİYE MEDRESESİ

Resim
Medrese taçkapısında bulunan kitabeye göre, İlhanlı Hükümdarı Sultan Olcayto zamanında Gazanhan ve Bolugan Hatun adına, Cemaleddin Hoca Yakut Gazani tarafından Hicri 710 (milâdi 1310) yılında yaptırılmıştır. Türkler'in Anadolu'ya gelişlerinden hemen sonra başlayan Anadolu'yu değişik amaçlı mimarî eserlerle donatma çabası bütün tarihi olaylara rağmen devam etmiş ve Selçuklu Dönemi geleneksel mimarî tarzı Yakutiye Medresesi'nde de sürdürülerek anıtsal bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Yapı dört eyvanlı kapalı avlulu medreseler grubundadır. Eyvanlar arasında hücreler yer almaktadır. Batı eyvanı değişik bir tarzda ele alınarak iki katlı inşa edilmiştir. Güney eyvanı mescit olarak planlanmış ve bu eyvanın her iki duvarına mermer vakfiye kitabesi yerleştirilmiştir. Orta avlunun üzeri mukarnaslı bir kubbeyle örtülmüştür. Doğu eyvanın bitiminde kümbet yer almaktadır. Kümbette mezar bulunmamaktadır. Medresenin dışa taşkın taçkapısı ve iki köşesindeki minareleriyle kurul

BELGRAD ORMANLARI

Resim
BELGRAD ORMANLARINDA SONBAHAR Belgrad Ormanı, Çatalca Yarımadası'nın en doğu ucunda, İstanbul ilinin Avrupa Yakası'nda yer alan doğal oluşumlu ağaçlık bölgedir.[2] Doğusunda İstanbul Boğazı, kuzeyinde ise Karadeniz doğal sınırlarıdır. Bizans ve Osmanlı döneminde İstanbul'a içmesuyu sağlayan en önemli kaynakken; günümüzde kente sağladığı su kentin gereksiniminin çok altında olduğu için daha çok rekreasyonel işlevi ağır basmaktadır. Orman adını, Kanuni Sultan Süleyman'ın Sırbistan seferi dönüşü beraberinde getirdiği Belgradlıların yerleştirildiği Belgrad köyünden almaktadır. Köy sakinlerinin su kaynaklarını kirlettiği anlaşılınca padişah buyruğuyla köy taşınmış; bu tarihten sonra ormanın ve barındırdığı su kaynaklarının korunması için ilk kez resmî önlemler alınmıştır. Denizden yüksekliği fazla olmamasına karşın yoğun yağış alan bir bölge olan Belgrad Ormanı, Orta Avrupa ve Akdeniz iklimleri arasında geçiş özelliği göstermektedir.[3] Ormanın bu niteliği, farklı

KARACA MAĞARASI GÜMÜŞHANE

Resim
KARACA MAĞARASI Karaca mağarası oluşumunu tamamlamış fosil bir mağaradır. Mağarada rengarenk sarkıtlar, dikitler,org desenli duvarlar, bayrak şekilleri , perde damlataşları, mağara çiçekleri, mağara incileri, fil kulakları, traverten havuzları, traverten basamakları, mağara gülleri damlataşı havuzlarının kenarlarında hatta havuzlardan çıkan küçük dikitlerin üzerinde bulunmakta , görünüm ve seyirleri görenleri adeta büyülemektedir. Mağara yatay yönde gelişme göstermiş elipse benzeyen dört ayrı salonun birbirine birleşmesinden meydana gelmiştir. Mağaranın giriş noktasından en uc nokta arası 105 metredir. Tavan yüksekliği ortalama 18 m, toplam iç alan ise 1500 m2 dir . Mağaranın özel klima özelliğine sahip havası ziyaretçilerine rahat bir atmosfer özellikle astımlılara sunarak, mağara turizmi yanında sağlık yönünden de önem arz etmektedir. Dolomitik kireçtaşları içersinde gelişen Karacaköy karstik mağarası daha önceleri yöre halkı tarafından bilinmesine rağmen, ilk bilimsel anlamda