coğrafi geziler

Coğrafyada kanyon “akarsuların kolay çözülebilen kayaçları derine aşındırmasıyla oluşmuş derin vadi” olarak tanımlanır. Güçlü ırmaklar tarafından oluşturulan kanyonlar dik ve sarp kenarlara sahiptir. Türkiye’de  özellikle Antalya,Muğla,Uşak,Kastamonu gibi yörelerde mükemmel kanyon oluşumları görülebilir.Ancak  ülkemizde kanyon deyince ilk akla gelenlerden biri şüphesiz Ihlara Kanyonu (Vadisi) dur.Bir çoğumuz duymuşuzdur veya görmüşüzdür. Ihlara dünyada içinde insan yaşayan tek kanyondur. Vadi Aksaray ili sınırları içindedir. Aksaray’a 40 , Güzelyurt ilçesine 7 kilometre uzaklığındadır. Vadi Güzelyurt yakınlarındaki Ihlara köyünden başlar Selime yakınlarında biter.Vadinin birkaç girişi vardır ama alışılmış rotası Güzelyurt ilçesi yakınlarından giriş yapıp, Melendiz Çayı boyunca yaklaşık 4 km yürüyerek Belisırma Köyü yakınından çıkmaktır. Yaklaşık 14 km uzunluğa sahip kanyonun çoğunlukla tercih edilen rotası budur.Yer yer 100 metreyi geçen sarp vadi kenarları arasınd

Çavuşin,Kapadokya yöresinin en eski yerleşim yerlerinden biridir ve Kapadokya gezilerinin olmazsa olmazıdır. Bu yörede mutlaka zaman ayırıp gezilmelidir. Çavuşin harabeleri Göreme-Avanos yolunun 2. kilometresinde sağ tarafta hemen göze çarpmaktadır. Çavuşin deyince de muhtemelen 5. Yüzyılda yapılmış Vaftizci Yahya Kilisesi akla gelir.Çavuşin ve çevresi Hıristiyan dervişlerin ve topluluklarının yoğun olarak yaşadıkları yerlerden olmuştur. O nedenle de yakın çevrede 5 kilise kalıntısı daha  yer almaktadır. Çavuşin’de ilk dikkati çeken terk edilmiş görünümündeki mağaralar ve evlerdir.Çavuşin çevresindeki mağara ve peri bacaları oyuklarında yerleşim Roma Dönemi’nde MS. 56 yılından sonra başlar. Bu tarihte bölgeye gelen Hıristiyan keşişler Roma askerlerinden kaçıp saklanmak için yöreye yerleşmeye başlamışlardır.Bu sayede mağaralar,kolay işlenebilen peri bacaları barınma amaçlı kullanılmaya başlamış, bazıları da ibadet yeri olarak düzenlenmiştir. Yörede Bizans tarihi

İstanbul’da fetih sonrası kiliseden camiye dönüştürülen dini mekanlardan biridir.İstanbul ve Ayasofya kelimeleri birlikte kullanılınca tabii ki Ayasofya Müzesi akla geldiği için biraz arka planda kalan camilerdendir. Ya internet araştırması yapanların ya da benim gibi İstanbul’u adım adım gezmeye çalışanların dikkatini çekmektedir. Küçük Ayasofya Camii bulunduğu semte adını veren o semtle özdeşleşen bir camidir halbuki. İstanbul'un Küçük Ayasofya semtinde bulunan  caminin aslı Bizans İmparatoru I. Jüstinyen ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi adıyla yaptırılan kilisedir. Bu kilise İstanbul’daki en eski Bizans yapılarından biridir.İstanbul’un fethinden sonra Bizans kiliseleri sırasıyla camiye dönüştürülmüştür. Topkapı sarayı içindeki Aya İrini ve Fener’deki Kanlı Kilse (Moğolların Meryem Kilisesi) hariç bu dönem kiliseleri cami olmuştur. Aya Sergios kilisesi de 1497'de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağa