II.BEYAZİT KÜLLİYESİ EDİRNE
"Müzik ve su sesiyle hastaları tedavi etmek"
II. Bayezid Külliyesi, Edirne'de tarihi külliye. İkinci
başkent konumundaki Edirne'yi darüşşifaya kavuşturmak amacıyla Sultan II.
Bayezid tarafından 1484-1488 yıllarında Mimar Hayreddin'e yaptırılmıştır.
Külliye Edirne şehir merkezine 2 km uzaklıkta Tunca Nehri
kıyısında yer alır. Bir cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak,
erzak depoları ve diğer bölümlerden oluşur. Camii dışındaki yapıları, Vakıflar
Genel Müdürlüğü tarafından 1984 yılında Trakya Üniversitesi'ne devredilmiştir.
Bir süre Trakya Üniversitesi Edirne Meslek Yüksekokulu'nun Restorasyon ve Duvar
Süsleme Bölümleri burada eğitim öğretimini sürdürmüştür.
İkinci Bayezid Camii, 20,55 m çapında tek bir kubbesi ve iki
minaresi olan anıtsal bir yapıdır[2]. Yanlarında dokuzar kubbeli, kapıları dış
yöne açılan tabhane (kitap basımevi) bölümleri bulunur. Hünkâr mahfili
mermerden ve oldukça zariftir, mihrap ve minber sade bir üslüpta yapılmıştır.
Darüşşifa ve bitişiğindeki Tıp Medresesi, II. Beyazıt'in
1484 yılında Akkirman seferlerinden elde ettiği ganimet gelirleri ile 1484-1488
yılları arasında yaptırılan külliyenin birer parçasıydı. Darüşşifa'da tedavi
hizmeti ücretsiz verilmekteydi. Medresede okuyan öğrenciler, darüşşifadaki
uzman hekimler yanında yetiştirilmekteydi.
1850’li yıllardan sonra darüşşifa, sadece ruh hastalarının
tecrit edildiği bakımsız bir kurum haline geldi. 1877-1878 Osmanlı - Rus
Savaşı’nde Edirne işgale uğradığında içindeki hastalar İstanbul’a gönderildi.
1896 yılında şifahane onarım gördü ve bir süre daha ruh hastalarının tecrit
edilmesinde kullanıldı. 1916’ya kadar hizmet vermeyi sürdürdü.
Darüşşifanın, Trakya Üniversitesi bünyesinde Sağlık
Müzesi’ne dönüştürülmesi çalışmaları 1993 yılında başladı. Ruh Hastalarını
Readaptasyon Derneği'nin katkılarıyla 2000 yılında Şifahane kısmı, Psikiyatri
Tarihi Bölümü olarak düzenlenmiştir Tıp Medresesi, Uluslararası Rotary
2420.Bölge Guvarnörlüğü işbirliği ile müzenin bir parçası olarak düzenlenerek 2008
yılında hizmete girdi. Bu bölümde, 15. Yüzyıl tıp eğitimi mankenlerle
canlandırılmaktadır.
Müzeyi oluşturan yapılardan darüşşifa, iki avlu ve şifahane
olmak üzere üç bölümden oluşur:
Birinci avluda, poliklinikler (göz mütehassısı, cerrah,
nöbetçi odaları), kiler, özel diyet mutfağı, bekçi odaları, akıl hastaları
tecrit odası, ilaç olarak kullanılan şurupların pişirildiği mutfak ve personel
odaları bulunurdu.
İkinci avluda 4 oda ve 2 sofa bulunur. Geçmişte odalardan
ikisi ilaç deposu ve eczane olarak, diğer ikisi de üst düzey personelin
kullanımına tahsis edilmişti.
Şifahane bölümü, hastanenin yataklı kısmıdır. Bu bölüm 6
kışlık oda ile 5 açık sofadan oluşmaktadır. Sofalardan 4'ü yazlık yatak odası
biri de musiki sahnesidir. Odalar ve sahne büyük ve yüksek bir kubbeyle örtülü
şadırvanlı bir salon etrafında çevrelenmiştir. Odaların dış bahçeye, iç salona
açılan pencereleri vardır. Ortadaki büyük kubbenin tepesindeki fenerden gelen
ışık iç mekânı aydınlatır ve havayı, pis kokuları dışarı atar. Bir merkez çevresinde
toplanmış hasta odaları az personelle hizmet verilmesini sağlar. Personel tüm
odaları kolaylıkla gözetleyebilir ve gereğince acil olan hastaların yardımına
koşarlar. Bu bölümün yapısında akustik sistemi de oldukça hassastır. Haftada üç
gün verilen musiki konserleri yankılanmadan binanın her tarafından rahatça
dinlenebilir.
Tıp Medresesi, 18 öğrenci odası, bir dershane ve bunların
açıldığı bir orta avludan oluşur. Bu bölüm bekçi odası, öğrenci odaları,
uygulamalı eğitim odası, müderris odası, dersane ve kütüphane olarak
mankenlerle canlandırılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder