İLGİNÇ HİKAYELER İLGİNÇ MEKANLAR; SEYYİD BİLAL TÜRBESİ SİNOP


Sinop merkezde Ada Mahallesinde pek dikkati çekmeyen, gezilmeyen bir cami ve türbeyi anlatacağım. Bu camiyi ve türbeyi ilginç kılan mimari özellikleri değil, duyanları etkileyen hikayesi.

İlk olarak ne zaman ve kimin yaptırdığı bilinmeyen cami, 1866 tarihinde Cezayirli Ali Paşa ve 1896 tarihinde de Sultan Abdülhamit Han tarafından tamir ettirildiği için Cezayirli Ahmet Paşa Camii adını almıştır. Ama yöre halkı tarafından daha çok Seyyid Bilal Camii olarak bilinmektedir. Bu ismi almasının sebebi de bitişiğindeki türbedir.


Genellikle doğal güzellikleri,kalesi ve tarihi cezaevi ile tanınan Sinop ilini gezmeye gelenler bu hikayeyi dinleyince türbe ve camiyi de mutlaka programlarına almaktadır.


Peki Seyyid Bilal kimdir ve hikayesi nasıldır?

Seyyid İbrahim Bilal hazretlerinin Hazreti Hüseyin’in torunu olduğu anlatılır.Hikayesine gelince;
"İstanbul M.S. 675'te Ömer bin Abdülaziz tarafından kuşatıldığında bu kuşatmadaki gazilere yardımı Orta Asyadan gönüllü Türk savaşçıları sağlamıştır. Kardeşi Seyyid Ali Ekber Hazretleri de bu savaşçıların arasına katılmıştır. Bu gönüllü savaşçılar birliğiyle Karadeniz kıyısından İstanbul'a hareket etmiştir. Hareketi sırasında kötü hava koşulları nedeniyle Sinop limanına girmek zorunda kalmıştır. O günün şartlarına göre vergisini ödemiştir. Sinop'ta geçici olarak kalacaktır. Bugünkü Alâaddin Camii'nin bulunduğu yerde yorgun ve hasta askerleriyle konaklayarak dinlenmeye çekilmiştir. Ancak Sinop Tekfuru ve askerleri onları gözleyerek izlemiş ve durumlarından kuşkulanmıştır. Bu kuşku üzerine Tekfur ve askerleri bir gece baskını düzenlemişlerdir. Üstün askerlik yeteneğine sahip Türk gönüllü savaşçıları bu baskına karşı koymuşlardır. Çıkan bu çatışmada sayılarının az, yorgun ve hasta olmaları gibi nedenlerle çoğu şehid olmuştur. Çevresi Tekfur ve Tekfurun askerleriyle sarılan Seyyid Bilâl Hazretleri düşmanı yararak birliğiyle beraber bu baskından sıyrılmak istemiştir. Bu sırada hükümet konağının bulunduğu semtte, Meydan kapısından şehri terk etmek üzere çarpışırken çatışmanın en şiddetli anında Tekfurun bir kılıç darbesiyle başı düşmüştür. Ve hemen düşen başını koltuğuna alarak şu anda türbenin bulunduğu  yere kadar gelmiş-tir. Olay o anda orada bulunanlar tarafından hayretle izlenmiştir.İnanılması güç, gerçek dışı görünen bu olay karşısında dini inancı olan ahali ve Tekfur, bu durumdan ürkerek şaşırmış ve korkmuştur. Tekfur hemen çatışmayı durdurmuş ve böyle ulu bir kimseyi öldürdüğü için ahali ve uyruklarının gözünde saygınlığını yitireceğini anlayarak yaralı Müslüman savaşçılara iyi davranmış ve şehitlerin İslâm gelenek ve göreneklerine göre gömülmesine izin vermiştir. Seyyid İbrahim Bilâl Hazretlerinin kardeşi Seyyid Ali Ekber Hazretleri de şehitler arasındadır. Tekfur, neden olduğu bu acıklı olaydan son derece pişman olmuş ve "ben bir ermiş kişiyi öldürdüm. Allah'ın beni affetmesi için Seyyid Bilâl Hazretlerinin üzerine bir çatı örtülsün ve onu görmeye gelenler beni çiğneyerek geçsin, belki o zaman affolurum" demiş ve öyle de yapılmıştır. Ölümünden sonra Tekfur türbenin kapısının eşiğine gömülmüştür."










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER