İSTANBUL'UN ANIT TAŞLARI-SÜTUNLARI

DİKİLİTAŞ

Theodosius Dikilitaşı, veya yalnızca Dikilitaş, Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında, Yılanlı Sütun'un yanında bulunan bir Antik Mısır dikilitaşıdır. MS 390 yılında Roma imparatoru I. Theodosius tarafından Mısır'dan getirilerek şimdiki yerine dikilmiştir.
Tarihçe
Dikilitaş ilk olarak Mısır firavunu III. Tutmosis tarafından MÖ 15. yüzyılda yaptırılmış ve Karnak tapınağının yedinci pilonunun güneyine dikilmişti. Roma imparatoru II. Constantius MS 357 yılında dikilitaşı tahtta bulunuşunun 20. yılı onuruna Nil ırmağı üzerinden İskenderiye şehrine getirtti. Daha sonra, MS 390 yılında imparator I. Theodosius dikilitaşı gemi ile İstanbul'a getirterek Hipodrom'da şimdiki yerine diktirdi.

Dikilitaş kırmızı Asvan granitinden yapılmıştı ve orijinal yüksekliği 30 m idi. Ama ya nakliye sırasında ya da şimdiki yerine yerleştirilirken alt bölümü tahrip olduğu için bugünkü yüksekliği 18,45 m'dir (kaidesi ile birlikte 24,87 m). Ağırlığı yaklaşık olarak 200 ton'dur.

ÖRME SÜTUN (ÖRME DİKİLİTAŞ)
   Örme Dikilitaş (ayrıca Konstantin Dikilitaşı olarak da bilinir) Yılanlı Sütun'un yanında Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında bulunur. 32 metrelik dikilitaş kaba kesilmiş taştan VII. Konstantin tarafından yaptırılmıştır. Yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir, fakat 10. yüzyılda Konstantin VII tarafından tamir edilmesinin ardından onun ismiyle anılmaya başlamıştır. O tarihlerde, söylendiğine göre VII. Konstantin'in dedesi I. Basil'in zaferlerini resmeden yaldızlı tunç plakalarla kaplıydı, ayrıca dikilitaşın üstünde bir küre bulunmaktaydı. Ancak söylentilere göre Dördüncü Haçlı Seferi sırasında yaldızlı tunç plakalar haçlılar tarafından çalınmıştır ve eritilmiştir.

YILANLI SÜTUN








Örme Dikilitaş (ayrıca Konstantin Dikilitaşı olarak da bilinir) Yılanlı Sütun'un yanında Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında bulunur. 32 metrelik dikilitaş kaba kesilmiş taştan VII. Konstantin tarafından yaptırılmıştır. Yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir, fakat 10. yüzyılda Konstantin VII tarafından tamir edilmesinin ardından onun ismiyle anılmaya başlamıştır. O tarihlerde, söylendiğine göre VII. Konstantin'in dedesi I. Basil'in zaferlerini resmeden yaldızlı tunç plakalarla kaplıydı, ayrıca dikilitaşın üstünde bir küre bulunmaktaydı. Ancak söylentilere göre Dördüncü Haçlı Seferi sırasında yaldızlı tunç plakalar haçlılar tarafından çalınmıştır ve eritilmiştir.






ÇEMBERLİTAŞ

Çemberlitaş sütunu, MS 330 yıllarında İmparator I. Konstantin onuruna, İstanbul'un yedi tepesinden biri olan ve şu anki adıyla Çemberlitaş olarak adlandırılan semtteki tepeye dikilmiş olan sütundur.
Sütun her biri 3 ton ağırlığında ve 3 metre çapında olan bileziklerle birbirine bağlanmış toplam 8 adet sütun ve bir kaidenin üst üste konulmasıyla oluşturulmuştur.
Tarihi
Bizans imparatoru Kostantin Roma'daki Apollon tapınağından söktürterek uzunluğu 57m olan bu sütunu getirterek eskiden Forum Kostantin adı verilen bir meydan olan günümüzdeki yerine diktirmiştir.
İlk yapıldığında sütunun üzerinde doğan güneşi selamlayan bir Apollon heykeli var iken 330 yılında İstanbul'a dikildiğinde İmparator Konstantin bunun yerine kendi heykelini sütunun üstüne koydurtmuştur. Daha sonra da yine Bizans imparatoru olan Julianus ve Theodosius'un heykelleri konulmuştur.
Sütun, 1081 yılında yıldırım isabet etmesi nedeniyle yanmış ve hasarlanmış ve üzerindeki heykel devrilmiştir. bundan sonra I. Aleksios Komnenos sütunu onartmış ve üzerine kaidesi olan bir başlık ile büyük bir haç koydurtmuştur.
İstanbul’un 1453 yılındaki fethinden sonra üzerindeki haç indirilmiş ve Çemberlitaş ilk kez 1470'li yıllardan sonra Yavuz Sultan Selim döneminde yenilenmiştir. Daha sonra Osmanlı döneminde Apollon sütunu büyük bir yangın geçirmiş, sütunun mermerleri zedelendiğinden Sultan II. Mustafa (1695-1704) Sütunun altına duvarla takviye ettirmiş, demir çemberlerle sardırarak sağlamlaştırmıştır. Bu nedenle o günden sonra adı çemberlitaş olarak anılmıştır.
Kesinliği ispat edilmemekle birlikte, sütunun alt kısmında İsa peygamber'in Kudüs'te olduğu varsayılan mezarından alınarak buraya getirtilip gömülen bazı eşyanın olduğu söylenmektedir.

GOTLAR SÜTUNU
 Topkapı Sarayı dış bahçesinde, Gülhane Parkı Sarayburnu girişinde bulunan ve Roma devrinden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen en eski abidedir. Etrafını saran yüksek ağaçlar arasına saklanmış gibi durmaktadır.
Tarihi
Yüksekliği 18.5 metredir. Prokonnessos mermerinden tek bir blok halinde yapılmıştır. Sütun başı korint uslubunda kartal arması ile süslüdür. Sütunun ismi kaidesinde bulunan kısaltılmış, Latince bir yazıttan gelmektedir.
Bu kısa kısım "Gotların yenilgisi sebebi ile geri dönen Fortuna'ya" anlamında gelmektedır. Genel inanışa göre bugünkü kitabe II. Claudius'un Gotlara karşı kazandığı zaferi anmaktadır. Fakat I. Konstantin'in, 331-332 tarihlerinde Got kabilelerine karşı kazandığı galibiyetleri zikretmesi de muhtemeldir.
6. yüzyıl tarih yazarı Lidyalı İonnes, sütün başlığının aslen Yunan Şans ve Baht Tanrıçası olan Tike'nin bir heykelini taşıdığını söyler. Tike'nin pagan tanrıçası olması nedeniyle, Hristiyanlığın resmi din olmasından sonra kaldırılmış olabilir. 14. yüzyıl tarihçisi Nikephoros Gregoras'a göre sütun Byzantion'a adını veren Megaralı Byzas'ın bir heykelini taşımaktaydı. Bu iddianın nedenlerinden biri de şehrin kurucularının karaya çıktığı yerin, kolonun çok yakınlarında olmasıdır.


KIZ TAŞI

Kıztaşı ya da Markianos Sütunu,[1] 455 yılında İstanbul'da Bizans İmparatoru Markianos anısına dikilen bir anıt. İstanbul'da Fatih ilçesinde bulunmaktadır.
Tarihi
Bizans devri İstanbul’unda 455 yılında dikilen bulunan Markianos Sütunu Fatih’te Kıztaşı olarak isimlendirilen küçük bir meydanın ortasında günümüze ulaşabilmiştir. İstanbul’un fethinden sonra kurulan ilk Türk mahalleleri arasında “Kıztaşı Mahallesi” olarak adı geçmiştir. Uzunca bir süre Saraçhanebaşı’nda Yeniçeri odalarında bir evin bahçesinde kalan bu anıt bütün bölgeyi yakan Çırçır yangınından (1908) sonra yeniden yapılan düzenleme sonunda ortaya çıkarılmıştır.
Kızıl-gri Mısır granitinden iki parça olarak yapılmıştır. Kaidesi dört yüzlüdür ve beyaz mermerden yapılmıştır. her üç yüzündeki madalyonlar Yunan haçları ile bezenmiştir. Kaidesinde Nike heykelinin bulunuşundan ötürü halk arasında Kıztaşı olarak bilinmektedir.
Sütunun üzerinde ise bir Korint başlığı bulunmaktadır. Başlığın İmparator Markianos'un heykellerinden birinin kaidesi olması muhtemeldir. Sütunun üzerinde bulunan ve İmparator Marcanius'a ait bronz heykelin 13. yüzyılda Venedikliler tarafından İstanbul'dan Bari'ye götürüldüğü ve şu an orada bulunan Barletta heykeli olduğu söylenmektedir.

MİLYON TAŞI
İstanbul'da Doğu Roma döneminden kalma bir anıttır.
Yeri
İstanbul Fatih (eskiden Eminönü idi) ilçesi Cağaloğlu semtinde yer almakta olup Aya Sofya camii karşısında Sultanahmet Meydanı'nın kuzeybatı köşesinde Yerebatan Sarnıcı'nın girişinin yakınında, tramvay yolunun yanında bulunur.
Tarihçe
Bizans İmparatorluğu'nda Konstantinopolis şehrine ulaşan tüm Antik Roma yollarının başlangıç noktası ve dünya üzerindeki diğer şehirlerin bu şehre olan uzaklığının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıdır. İtalya'da Roma şehrinde bulunan bir diğer anıt olan Milliarium Aureum ile aynı işlevi görmektedir. Bizans'ın yeniden inşaası ve başkent kimliğini kazanması esnasında yapılan birçok görkemli anıt gibi İmparator I. Konstantin tarafından 4. yüzyılda yerleştirildiği düşünülür.
Milyon ilk yapıldığında dört yöne bakan bir kapı ve bu noktada kesişen yolların üzerine yükselen, dört sütun üzerine oturmuş bir kubbeden oluşmaktaydı. Tetrapylon mimari ismi ile anılan bu yapılar Roma kültürünün önemli öğelerinden biriydi. Milyon anıtının ve kubbesinin üzerinde birçok Bizans dönemine ait heykel ve kabartma bulunmaktaydı ve bu anıtın ihtişamını çok daha fazla arttırmaktaydı.
16. yüzyılda İstanbul'a su taşıyan kemerlerin genişletme çalışmaları esnasında yıkılıp, ortadan kaybolmaya başladığı tahmin edilmektedir.

NİŞANTAŞLARI

Okçuluk başta olmak üzere, sportif atıcılığa paralel olarak nişan taşlarının tarihimizde, özellikle de Osmanlı yaşamında önemli bir yeri vardır. Osmanlı'da zaman zaman padişahlar ve ülkenin üst düzey yöneticileri de düzenlenen yarışmalara katılırdı. Bu yarışmalarda dereceler belirlenir, rekorlar belgelenirdi. İşte en dikkate değer belgeler de rekorların kırıldığı menzillere dikilen taşlar, nişan taşlarıdır. İstanbul'un nişan taşları yalnızca Teşvikiye ve Nişantaşı'nda bulunmuyor; bu türden tarihe mâl olmuş pek çok nişan taşının yer aldığı bölge ve meydan var İstanbul'da. İstanbul'daki nişan taşlarının en önemli merkezi olan Okmeydanı semtindeki nişan taşları kitapları özel bir bölümde inceleniyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER