BİNBİRDİREK SARNICI
Sultanahmet semtinde, Adliye Sarayı'nın üst tarafında, küçük
bir meydanın altında bulunmaktadır.
Yerebatan Sarayı denilen Bazalika Sarnıcı'ndan sonra
İstanbul'un ikinci büyük su haznesi olan Binbirdirek Sarnıcı eski Bizans
kaynaklarına göre 4. yüzyılda yapılmıştır. Bu kaynakların verdiği bilgilere
göre İmparator I. Constantinus şehri yeniden kurduğunda Roma'dan bazı senato
üyelerini buraya göçe zorlamıştı. Bunlardan Filoksenus (Philoxenus) Sarayı'nı,
Hipodrom'un komşusu olarak yaptırmış ve sarayın su ihtiyacını karşılamak üzere
de bu sarnıcı inşa ettirmiştir. Bizans döneminde şehrin topografyası hakkında
bilgi veren kaynaklardan Patria Konstantinopoleos'a göre Filoksenus Sarnıcı,
Constantinus Forumu'na komşu idi ve yanında Lausus Sarayı bulunuyordu. Bu
forumun Çemberlitaş'ta olduğu hususunda şüphe yoktur. Lausus Sarayı'nın da aynı
çevrede bulunduğu bilindiğine göre Binbirdirek Sarnıcı Filoksenus Sarayı'na en
geniş ihtimalle de Lausus Sarayı'na ait olabilir.
Türk dönemi başladığında bu sarnıçta su bulunmadığı tahmin
edilmektedir.16. yüzyılda İstanbul'a gelen Alman seyyah R. Lubenau, sarnıçta
ipek ipliği işleyenlerin çalıştıklarını bildirir. Halbuki 18. yüzyılda burada
su olduğunu yazanlar da vardır. Osmanlı dönemi içinde Binbirdirek su haznesi
üstünde bazı büyük konakların inşa edildikleri bilinir. Bunlardan biri Fazlı
Paşa burada çok ihtişamlı bir saray inşa ettirmiş ve I. Ahmet'i burada misafir
etmiştir. Saray 1660'ta Ayazmakapı yangınında yanmış, yerine sonraları
bir ahşap konak inşa edilmiş, defterdarlık konağı olarak da kullanılan bu bina
da Hocapaşa yangınında yanmıştır. Bunlardan sonra Binbirdirek Sarnıcı üstü boş
arsa olarak kalmış, yalnız üstündeki meydanda kurulan semt pazarının deposu
olarak bir süre hizmet vermiştir.
Binbirdirek Sarnıcı’nın içinde uzun süredir su
bulunmadığından 19, yızyılda ip bükenler tarafından atölye olarak
kullanılıyordu. Hatta burada bu işin yapıldığını gösteren Thomas Allom’un
1840’larda çizilmiş bir gravürü de vardır. Üstündeki konak ortadan
kaldırıldıktan sonra, tonozlardan bazıları delinerek, içeriye ışık ve hava
girmesini sağlayan menfezler açılmıştır.
Sarnıcın Türk dönemindeki adı çokluk anlamındaki “binbir”
teriminden gelmiş olabileceği gibi bazılarının iddia ettiklerine göre sütun
gövdelerinin üst üste bindirilmiş oluşundan dolayı “binbir” teriminden de
geldiği ileri sürülür. Sütunların alt kısımları 5 metreye yakın toprağa
gömülmüştür. Aslında desteklerin tam yüksekliği 12,50 metreyi bulmaktadır.
Sarnıcın bugünkü girişinin sol tarafındaki köşesinde tonozlar yıkıldığından
buradaki 18 göz doldurulmuştur. Sütun gövdelerine pek çok sayıda Grekçe harfin
işlenmiş olduğu da dikkati çeker. Bunların sarnıcın yapımında çalışan ve sütunları
işleyen taşçıların işaretleri olduğu bilinir.
Bu arada Binbirdirek Sarnıcı'nı herhangi bir organizasyon veya düğün olmadığı zamana rastlayıp gezebilirseniz şanslı sayın kendinizi..
Yorumlar
Yorum Gönder