MİLET ANTİK KENTİ

 İlk kez gelenler Miletos ‘u  yadırgayacaklar, belki gözlerine inanamayacaklardır. İlk ziyaret ettiğimde benim de kapıldığım, “Umduğum bu değildi” duygusu uyanabilecektir. Çünkü “Miletos” dendiğinde akla ilk gelen, Ege Denizi’nin hükümdarı ve bilim ile felsefenin doğum yeri olmuş Arkaik Dönem’de denizciliğiyle parlamış büyük bir kenttir. Oysa bunların kalıntısını görmek mümkün değildir. Bugün göze çarpan kalıntılar, Roma Dönemi’ne aittir. Kuşkusuz Miletos Roma Dönemi’nde de büyük bir kentti, ama örneğin Ephesos kadar hoşnut bırakmaz görenleri. Bu duygu , Maiandros Nehri’nin taşıdığı mil yüzünden , tam bir değişim geçiren doğal çevrenin etkisiyle, büyük ölçüde artmaktadır. Herodotos, Maiandros gibilerine  “çalışan nehir” tanımını yakıştırmıştır. Gerçekten de Menderes, öteden beri kıyının yılda ortalama 6.10 m. ilerlemesine yol açmaktadır. İşte böylece , Klasik Dönemde büyük bir körfezin ağzındaki bir burun üzerinde yer alan Miletos, şimdi denizden yaklaşık 8 km. içeride kalmıştır. Kötü ün kazanmış Lade Adası bugün ovanın ortasında yükselen çorak bir tepe görünümündedir. Latmos Körfezi ise Bafa Gölü’ne dönüşmüştür. Tiyatronun yukarısındaki tepede durduğunuzda, Miletos’un bir zamanlar nasıl göründüğünü anlamanız için hayal gücünüzü iyice zorlamanız gerekecektir.


Günümüzden 2000 yıl önce  Söke ovası tamamen bir deniz,  Bafa gölü de bir koy şeklinde idi. Bu deniz kenarlarında antik çağın en güzel kentlerinden Milet, Priene ve Didim yer alıyordu.  Büyük Menderes Irmağı ( Maiandros )  zamanla taşıdığı alüvyonlar ile; ilk önce Priene önündeki denizi daha sonrada Milet ve Lade Adası'nı da içine alan alttaki resimde görülen tüm bölgeyi doldurmuştur.   Aynı dönemlerde Efes' de deniz kenarında iken, zamanla ön tarafı dolarak günümüzdeki halini almıştır. 


                                      FAUSTİNA HAMAMI VE İLYAS BEY CAMİİ

Miletos'ta ilk arkeolojik kazılar 1873'de Fransız arkeolog Olivier Rayet tarafından yapılmıştır ve onu Alman arkeologu Theodor Wiegand'ın yaptığı kazılar takip etmiştir. Fakat kazılar devamlı yapılmamış; zaman zaman savaşlar ve diğer nedenlerle aksamıştır. Şu anda Miletos'ta kazılar Almanya Bochum'daki Ruhr Üniversitesi tarafından organize edilmektedir.


20. yüzyıl başında Theodor Wiegand arkeolojik araştırma ve kazılarına ait eserinde Miletos'ta bulunan Hellenistik ve Roma dönemiden kalma eserler şöyle sıralanmıştır:
  • Bouleuterion: Şehir Senatosu'nun toplantı salonu. 1.500 kişi alacak kapasitede.
  • Kuzey Agorası
  • Güney Agorası: Bu pazar yerine girişte yapılmış olan giriş anıtı parçalarına bölünerek Berlin'e taşınmıştır.
  • Nymphaion: Heykellerle bezenmiş mermerden üç katlı halk havuzu ve çeşmesi
  • Batı Agorası: Athena Tapınağı yanında
  • Delphinion: Apollon Delphinios için tapınak ve sığınma yeri. Şehrin ana tapınağı. Bu tapınak- sığınak yüksek duvarla çevrilidir. Ortasında Helistik devirden kalan bir yuvarlak bir kahraman anısına anit-bina (heroon) bulunmaktadir
  • Stadion: 230m uzunlukta 74m genislikte olup bir duzluk arazide sehrin en eski binalari uzerine etrafina kemerler kusaklar halinde uzerine seyirci oturma yerleri ile yapilmistir .
  • Faustina Hamamı: Roma devrinde (MS. 161-180) de Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un karısı Faustina tarafından verilen para ile yapılmıştır.
Diğer eserler de şöyle sıralanabilir:
  • Roma Hamami: MÖ 1. yuzyılda yapılmış; üstü açık atletik eksersizler için bir palaistra ve büyük bir avlu etrafında 5 büyük odadan ve bazı küçük odalardan oluşmaktadır.
  • Tiyatro : 15.000 kişilik. MÖ 4. yuzyılda yapılıp; Hellenistik devride genişletilmis ve şimdiki şekilini Roma döneminde almıştır. 140m çapında bir yarim daire seklinde olup seyirci oturma yerleri bir tepenin güney tarafında olup tiyatronun üst katlarından şehirin 4 limanı da görülmekte; önünde 30m yükseklikte bir şimdi yıkık giriş ve sahne arkası ve ama şimdi tam olarak bir sahne yeri bulunmaktadır.
  • Atena Tapınağı: MÖ 5. yüzyılda yapılan bir İonik usulde tapınak ve anıttır. Şehrin en eski binasıdır.
  • Kutsal Yol: Bu sokak 100m uzunlukta ve tretuvarlar hariç 28m genişliktedir. Kaldırım taşları Roma İmparatoru Traian zamanında tamir görmüştür.
  • Kutsal Kapı: Demir Kapı olarak bilinmekte; şehir savunma kapısı olup Kutsal Yola açılmaktadır. MÖ 5. yüzyılda yapılıp Roma İmparatoru Traian (MS. 98-117) zamanında restore edilmiştir.
  • Liman Anıtı: MÖ 31'de yapılan Actium Deniz Savaşı anısınadır ve yarı balık yarı insan bir Triton röliyefi halindedir.
  • Diğer tapınma binaları: Şehrin tarihsel önemini ve kozmoplit yaşamını gösteren çeşitli tarihi tapınma yerleri bulunmaktadır:
    • Serapis: Mısır'da Ptolemaios hanedanının resmi dini olup eski Mısır tanrılarını ve tapınma gelenek ve göreneklerini de içerlemektedir. MÖ 3. yüzyılda basilika planına göre yapılmış olup önünde üç sutunlu bir anıtsal kapı bulunmakta.
    • Asklepios tapınağı. Sağlık için tapinak. Bouleuterion'un hemen sağında bulunan bina.
    • Sinagog:Liman Anıtının kuzeyindeki iki küçük tepe arasındadır.
    • Bizans kiliseleri:
      • Roma Hamamı güneyinde Piskopos Sarayı ve yanındaki Bizans kilisesi.
      • Delphinion yanında yüksek duvarları kısmen restore edilmiş bir Bizans kilisesi.
      • Nymphaion'nun hemen doğusunda geniş bir apsis ile üç iç yoldan oluşan bir büyük Bizans kilisesi
    • İlyas Bey Camii: 1494'de Menteşe Beyi İlyas Bey tarafından yaptırılmış olan külliyeden tek kalan parça. Agora'dan 200 m, Kutsal Yol'dan 1km uzaktadır. Tek minareli ve tek kubbelidir. Mimberi ve mihrabı çok güzel işçilikle yapılmıştır. Duvarlar ve taban mermerle kaplıdır. Selçuklu devleti çöküşü ile ortaya çıkan ufak beyliklerde İslam-Turk sanat anlayışının kaybolmadığına bilakis geliştiğine çok güzel göstergedir.
Yirminci yüzyıl başlarında, yapılan Theodor Wiegand idaresindeki Alman arkeolojik araştırma ve kazıları sonunda hemen hemen tümüyle Güney Agorasi için anıt şekilde olan Miletos Agora Kapısı taş taş parçalara ayrılmış; taşlar Almanya'ya taşınmış ve yapı yeniden birleştirilmiştir. Ortaya çıkan bu şaşaalı antik eser Berlin'de Bergama Müzesi'nde özel bir odada gösterilmektedir.
Miletos'ta bulunan birçok eser yurtdışına (özellikle Paris Louvre Müzesi'ne) götürülmüştür. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde de Miletos'tan çıkarılan bazı eserler bulunmaktadır. Sonraki kazılarda çıkan diğer önemli eserler 1963'ten beri Didim, Aydın'da bulunan Miletos Müzesiinde saklanıp gösterilmektedir.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER