BİRGİ

Ağaçların ve İnsanların Tarihi evi Birgi…
Tarihi M.Ö 7. Yüzyılda Lidyalılarla başlayıp, roma, Bizans ve Osmanlı’ya kadar uzanan Birgi denizciliğiyle ünlü Aydın Oğulları beyliğine başkentlik yapmış, ortaçağda ise ulemalar yurdu haline gelmiştir. Bugün ise İzmir’in Ödemiş ilçesi sınırları içinde bulunan şirin bir kasabadır. Birgi’nin roma dönem’inde pyrgion olan adı, beylikler döneminde “birki”, “bilge” gibi söyleyiş değişmeleriyle  “Birgi”ye dönüşmüştür.12554647İhtişamlı tarihi boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Birgi’de, her şey usta bir ressamın elinden çıkmış gibidir. Bozdağlar’ın Güney yamaçlarında yer alan, Birgi çayının sağında ve solunda kurulmuş olan kent, sadece koruma altına alınan tarihi eserleri ve yarım asırlık çam ağaçlarıyla değil, gündelik gelenek ve görenekleriyle de saklı kalmış bir tarihe sahiptir. Birçok sivil mimari türde eserin bulunduğu Birgi’de koruma ve turizm adına ilk adım 1997 yılında Birgi’nin kentsel sit alanı ilan edilmesi ile başlamıştır.

Birgi’nin koruma altına alınması sonrası Çekül Vakfı, Birgi Belediyesi, İzmir Valiliği, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi arasında koordineli olarak yürütülen restorasyon çalışmaları ile Birgi deki doku korunmuş ve turizme kazandırılmıştır.Her köşesi tarih kokan İzmir’in bu şirin beldesi, sahip olduğu kültürel ve manevi değerleri ile dev bir müzenin parçası gibidir.


Aydınoğlu Mehmet Bey Camii
Halk arasında Aslanlı Cami ve Ulu Cami gibi isimlerle de anılan Aydınoğlu Mehmet Bey Camii Beylikler döneminden kalma  en eski camilerinden biridir. Selçuklu mimarisinde sık görülen “çok ayaklı camiler” grubundandır. Aydınoğulları Beyliğinin kurucusu Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından Birgi’nin fethedilip beyliğin başkenti yapılmasından beş yıl sonra 1312 yılında yaptırılmıştır. Bu bilgiler kuzey ve güney yönündeki  giriş kapılarının üzerinde yer alan kitabelerde bulunur. Her ne kadar beylikler döneminde meydana getirilen çoğu eser gibi Selçuklu mimari yapısının izlerinin taşısa da sahip olduğu bazı özellikler bu camiyi Anadolu ‘daki hatta dünyadaki pek çok camiden farklı kılar.
Çakırağa Konağı’yla birlikte Birgi’nin en önemli simgesi olan bu cami,Türk-İslam geleneğine uygun olarak hamam, medrese ve günümüzde devletin kurucusu Mehmet Bey ve üç oğlunun kabirlerinin bulunduğu türbeden oluşan bir külliye  şeklinde inşa edilmiştir. Bu gelenekte cami ruh temizliğini, medrese akıl temizliğini, hamam ise beden temizliğini temsil eder.  Bu yapı topluluğundan günümüze cami ve bahçesinde bulunan  kübik türbe gelebilmiştir.




Şah Sultan (Ümmü Sultan) Türbesi
İzmir ili Ödemiş ilçesi, Birgi Bucağı’nda bulunan bu türbe, Birgi Ulu Camisi’nin güneyinde bulunmaktadır. Aydınoğulları döneminden Birgi’de kalan en eski yapılardan biri olan bu türbenin giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre, Aydınoğlu Mehmet Bey’in kız kardeşi Sultan Şah için h.710 (1310) tarihinde yaptırılmıştır.
Sultan Şah’ın vakfı olan, günümüze ulaşamayan medrese ile birlikte yaptırılan bu türbenin etrafı daha sonra hazireye dönüşmüşse de çevre düzenlemesi sırasında buradaki mezar taşları kaldırılmıştır.
Türbe moloz taş ve tuğladan, altıgen planlı yapılmış olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Son yıllarda yapılan onarımlar sırasında özgünlüğünü büyük ölçüde yitiren türbenin üzeri kasnaksız basık bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe doğrudan doğruya duvarlar üzerine oturtulmuştur. Türbeye güney yönündeki bir kapıdan girilmekte olup, her cephesine de yuvarlak kemerli birer pencere açılmıştır. Günümüzde kuzey duvarındaki pencere örülmüş ve burası sağır duvar haline getirilmiştir.
Türbenin girişi ileriye doğru uzanmış ve bu yüzden de giriş cephesi eyvan biçimine dönüşmüştür. Hafif sivri kemerli bu eyvanın içerisine ve yan yüzlerine karşılıklı birer niş yerleştirilmiştir. Geçmeli basık kemerli girişin kilit taşı üzerine kabara ve iki yanına da madalyonlu basit süslemeler yapılmıştır. Türbenin iki satırlık sülüs yazılı kitabesi giriş kemerinin üzerine yerleştirilmiştir. 


Çakırağa Konağı
Birgi’de Osmanlı dönemini tanıklığını yapan yapıtlardan Biri ise 1761 yılında Deri Tüccarı Şerif Ali ağa tarafından yaptırılan Çakırağa Konağıdır. 3 kattan oluşan ve 14 odası bulunan konağın krokisi kısaca şöyledir.  Her katında sofaları bulunan konağın 2 tane karşılıklı köşk odası bulunmaktadır. Zemin kat duvarları geleneksel taş örgü ile yapılmış. Üst kısımları ise ahşap içi dolgu tekniği ile oluşturulmuştur. Nöbetçi, hizmetçi ve konuklara bekleme odaları ayrılmış olan zemin kat ise taş döşemeleri ile şekillendirilmiştir.
Konakta en dikkat çeken Şerif Ali Ağa’nın İzmir ve İstanbullu olan eşleri için yaptırmış olduğu karşılıklı odalardır. Bu odaları özel kılan şey ise, dönemin ulaşım şartları zor olduğundan olsa gerek, eşlerinin memleket özlemi çekmemeleri için oda duvarlarına yaptırmış olduğu İstanbul ve İzmir manzaralarıdır; bu da Türk kültüründe kadına verilen değeri gösteren tipik örneklerden birisidir. Ayrıca bütün odaların tavanları basık olup tavanlarda ege bölgesinde yetiştirilmiş olan bütün sebze ve meyveler ahşap boyama tekniği ile resmedilmiştir.


Fotoğraflar





Gazi Umur Bey 




                    Sayıları her geçen gün azalan, Birgi'nin simgesi küçük insanlarımız...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER