İNCEĞİZ MAĞARASI "7500 YILLIK BARINAK"
İstanbul’un Avrupa yakası büyük bölümü binlerce yıl
insanlara barınak olmuş mağaralara sahiptir. Bunların başında geçmişi 400 bin
yıl öncesine dayandırılan, günümüzde Küçükçekmece Gölü’nün kuzeyinde bulunan
Yarımburgaz Mağarası’dır.
Bu mağaraların büyük bölümü Çatalca
çevresindedir.İnceğiz,Kocakuyu,İkigöz,Elbasan,Kırkayak Mağaraları gibi.
Bunlardan çoğu keşfedilmeyi, turizme kazandırılmayı bekler.
Bu mağaralardan en bilineni ve en kolay gezilebileni İnceğiz
mağaralarıdır. Mesela “Davaro” ve “Salako” gibi birçoğumuzun defalarca izlediği
filmlerde bu mağaraları görmüşüzdür bilmeden.Bazen yakınında piknik
yapmışızdır, yakınından geçmişizidir.
Peki İnceğiz mağaralarının önemi nedir?
İnceğiz mağaraları doğal yollarla oluşmuş kaya kovukların
sonraki yıllarda insanlar tarafından işlenmesi, büyütülmesi sanki 4-5 katlı bir
apartman dairesi gibi birçok odadan oluşan yerleşim yeridir. Tarihi MÖ 5500
yıllarına kadar indirilir.Mağarayı dikkatli gözlerle incelediğinizde doğal
yollarla oluşmuş ilk kovukları ve daha sonra büyütülüp değişik amaçlarla
kullanılmış odaları görebiliyorsunuz. “Burası mutfak olarak kullanılmış,burası
harika manzaralı bir odaymış, şurası da zamanında kiliseye dönüştürülmüş”
demeden geçemiyorsunuz.
Mağaranın en alt odaları
Mağaranın
en alt katında iki girinti oluşturulmuş.Sanki daha basit görüntüde hatta nem
kokusu ve sadeliğiyle günümüzün bodrum katlarını andırıyor. Ön yüzde ikinci
kata çıkan merdiven kalıntıları zamanında buradan yukarı çıkış olduğunu
gösteriyor. Bugün ikinci kata çıkmak belediyenin yaptırdığı yürüyüş
mrdivenleriyle çok kolay. Bu arada bizim gibi macera arayanlar mağaranın sağ
tarafından yukarı tırmanabilirler. Burada geçmiş dönemlerde kullanıldığını
gösteren basamak kalıntılarını görüyorsunuz.
Ama yine zorlu bir tırmanış
bekliyor sizi. Bence bunu göze alıp tırmanın. Mağaranın en üst bölümünde pek
bilinmeyen bir odayla karşılaşıyorsunuz. Bu odanın duvarlarında ve tavanlarında
bir zamanlar kilise uzantısı olarak kullanıldığına dair fresk kalıntılarını
fark edebilirsiniz.
Zamana ve hırsızlara direnemeyen freskler..
Ayrıca en tepeye çıktığınızda manzaranın güzelliği de sizi
dinlendirecektir.
Mağaranın diğer tarafından indiğinizde (veya yürüyüş
merdiveninden çıktığınızda) ikinci kata ulaşacaksınız. Burada sürprizlere hazır
olun. İnsanların nasıl oyduğunu hayranlıkla andığınız odalar, hol,salon,üst
katlara çıkan merdivenler ve kilise izlerine rastlıyorsunuz.
İnceğiz mağaralarının doğal oyuklar dışında insan eliyle oyulması MÖ
1200 lü yıllara dayandırılıyor.Bu dönemde mağaralarda toplu yaşam dönemi
başlıyor.MS 4.Yüzyıldan itibaren de mağaralar manastır olarak kullanılmaya
başlanıyor. 11 ve 12. Yüzyılda bu manastırlar en faal dönemini yaşıyor. Bu
dönemde mağaralar Bizans’taki mezhep kavgalarından kaçanların ibadet ve sığınma
yeri oluyor.
Günümüzde manastır izlerine en belirgin olarak 2. Katta rastlıyorsunuz.
Tavandaki dev haç kabartması ve yerdeki vaftiz teknesini andıran çukurluklar
çok net.
İkinci kat tavanındaki dev haç kabartması..
Mağaranın üst katlarını bağlayan basamaklarla birkaç katı
gezdikten sonra, önünden akmakta olan akarsu manzaralı dinlenme keyfi hem yorgunluğunuzu alacak hem de binlerce yıl
önce bu odalarda,bu manzarada o dönemin şartlarında mutlu yaşam süren insanları
anmanızı sağlayacak.
İnceğiz mağaralarından ve yakınındaki Maltepe Nekropol’ünden
çıkarılan buluntular bugün İstanbul Arkeoloji müzesinde sergileniyor.
İnceğiz mağaraları ziyaretinizde biraz da Çatalca'ya zaman ayırmalısınız. Burada Mimar Sinan eseri Ferhat Paşa Camii, Kaleiçi Mahallesi ve Mübadele Müzesi mutlaka görülmeli...
Yorumlar
Yorum Gönder