Kayıtlar

Şubat, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DIDYMA APOLLON TAPINAĞI

Resim
Milattan önceki yüzyıllarda yaşayan insanlar büyü, fal ve kehanet gibi şeylere çok inanırlardı. Üstelik bu inançları onların yaşamlarını yönlendiren en büyük faktördü. Ancak dinsel duyarlılıkları oldukça karışık ve değişkendi. Kendilerince yararlı ve güzel herşeyin ayrı bir tanrısı olduğunu varsayıyorlardı. Mesela denizlerin tanrısı Poseidon'du, aşk tanrısı Eros, şarap tanrısı Dionysos, ışık ve güneş tanrısı ise Apollon idi... Hemen hemen tüm antik çağ boyunca bereketli Ege Bölgesi sahil kesimlerine ve Büyük Menderes (Meandros) Deltasına yerleşerek buralarda yaşayan halkların inanç kültürleri bu doğrultuda şekillenmiştir. Didim'e de bu inanç kültürlerinden bir heybe miras kalmıştır... Efsaneye göre, Tanrı Apollon bir gün Didyma yöresinde çobanlık yapan Brankhos'a rastlar. Onun saf ruhundan ve nazik yaklaşımından çok hoşlanan Apollon, ona biliciliğin (yani kehanetin) sırlarını öğretir. Öğrendiği tanrısal sırları insanlara aktarma amacındaki çoban Brankhos, bugünkü

IHLAMUR KASRI

Resim
Ihlamur Kasrı Beşiktaş ve Nişantaşı arasındaki vadide yer alan Ihlamur Mesiresi'ndeki kasırdır. Buraya Abdülmecit tarafından Nigoğos Balyan'a “Merasim Köşkü” ile “Maiyet Köşkü” olarak adlandırılan iki kasır yaptırılmıştır. Bunlardan Merasim Köşkü, asıl Ihlamur Kasrı'dır. Yüksek bir subasman üzerine tek kattan oluşan dikdörtgen planlı köşk, kesme taştan inşa edilmiştir. Merasim Köşkü'nün biraz ilerisinde bulunan Maiyet Köşkü daha sade bir yapıdır, iki katı olan bu yapıda, giriş cephesinde iki kollu bir merdiven bulunmaktadır. Girişin ortasında bir hol ve merdivenler ile köşelerde 4 adet oda yer almaktadır. Bugün, çevresinin gürültü ve karmaşasından kendini yüksek duvarlarla koruyan Ihlamur Kasrı çok eskilerden bu yana Ihlamur Mesiresi adıyla anılan bir dinlenme alanının içinde kurulmuş iki yapıdan oluşur. Havuzlu Ihlamur Mahalli, Muhabbet Bahçesi ve Hacı Hüseyin Bağı adlı üç bölümden meydana gelen bu dinlenme alanının, Sultan III. Ahmet döne

GÖLCÜK GÖLÜ ÖDEMİŞ

Resim
Gölcük İzmir iline bağlı Ödemiş ilçesinin bir beldesidir. Özellikle yaz aylarında bir yayla ve mesire yeri olarak değerlendirilmektedir. Gölcük adından da anlaşılacağı gibi, yeşilliklerle çevreli küçük bir gölden ibarettir. Göl Bozdağ dağlarının alt kolu olan tepeler ortasında kalmış, zamanla yağmur ve dere sularının dolmasıyla oluşmuştur. Denizden yüksekliği 1050m dir. Gölde yayın ve sazan türünde balık çeşitleri bulunmaktadır Bozdağlar üzerindeki yaylaların en büyüğü Gölcük yaylasıdır. Yayla, içinde bulunan yaklaşık 1 km² lik alüvyon set gölü ile turistik açıdan önemlidir. Göl çevresindeki düzlükler ve gerisindeki orman dokusu eko-turizm için uygun alanlardır. Günümüzde göl ve çevresi önemli bir rekreasyon-piknik alanıdır. Ödemiş ve Salihli'den hatta Izmir'den gelen günübirlikçiler yaylaya ulaşmaktadır. Gölü ziyaret edenler balık avlama ve sandal gezileri için ideal bir atmosferi solumaktadırlar. Yaylada turistleri ağırlayabilecek nitelikte otel ve pansiyonlar bulun

YILDIZ HAMİDİYE CAMİİ

Resim
Yıldız Hamidiye Camii ya da Yıldız Camii Beşiktaş'ta Barbaros Bulvarı'nın kuzey kesiminde, Yıldız Sarayı yolu üzerindedir. Asıl adının Hamidiye olmasına karşılık daha çok Yıldız Camii olarak bilinmektedir. II. Abdülhamid tarafından 1885-1886 yılları arasında yaptırılmıştır. Gerek kitlesi ve plan şeması, gerekse dekorasyonu ile son dönem Osmanlı mimarisinin en tipik örneklerindendir. Yıldız Camii, Beşiktaş’ta Barbaros Bulvarı’nın kuzeyinde ve Yıldız Sarayı yolu üzerindedir. II. Abdülhamit tarafından, 1885 yılında inşa edilen caminin asıl adı Hamidiye Camii’dir. Cami, Mimari şeması ve dekoratif öğeleri bakımından Osmanlı’nın mimari çizgisinden uzaktır. Cami, II. Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’na yerleşmesinden sonra inşa edilmiştir. Caminin hünkâr köşkü ve harimi dikdörtgen plan üzerinde görsel bir bütünlük arz eder. Caminin küçük ve yüksek kubbesi, on altı penceresi olan çokgen bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Neogotik pencereler ve mukarnas dizisi cami kasnağına ayrı