ANTİOCHEİA ANTİK KENTİ AYDIN
Ülkemizde üç Antiochia (Antiokehia) antik
kentinden bahsedilir.Bunlardan biri Hatay ‘da (Antakya), biri Isparta Yalvaç’ta
diğeri de Aydın Kuyucak Başaran beldesi yakınlarındadır. Bu üç Antiochia içine
en az bilinen tanınanı Kuyucak yakınlarındakidir. Zira buradaki antik kent hiç
kazılmamış, neredeyse tamamen toprak altındadır.Yüzeyde görünen kısımlar da
yıkıntı durumdadır.
Aydın Kuyucak Antiochia antik kenti
Azizabat ve Başaran beldesi arasında Asartepe adı verilen denilen bölgede Dandalos
(Dandalaz) Çayı kenarında bulunmaktadır. Dandalaz çayı’nın Menderes Nehri’ne
karıştığı noktaya yakın yerde kurulduğu için antik kent Antiokheia ad Maeandrum
olarak da adlandırılır.
Symmaitos ve Kranos adlı iki sitenin Seleukid Kralı Antiokhos
Soter'in (İ.Ö. 281-261) zamanında birleştirilmesiyle kurulduğundan dolayı kent
onun adını taşır. Kent hakkındas çok fazla bilgi yoktur. Amasyalı Strabon Antiochia’dan bahseder.
Strabon Antiokheialıların ülkesindeki Men tapınağından
bahseder. Antik kent gezilirken en yüksek noktada bulunan kalıntıların bu
tapınağa ait olduğu düşüncesi ortaya
çıkıyor. Yine Strabon Antik Çağda bu kentte çok kaliteli incir üretildiğinden
bahseder (Günümüzde de yöre önemli incir üretim alanlarındandır) Hatta 18 .
yüzyıldaki kaynaklarda kentin adını
taşıyan incirden bahsedilir. Diotrephes isimli ünlü filozofun yine burada
yetiştiğini söyler.Strabon şehrin Menderes Nehri’nin iki yanında hatırı sayılır
genişlikte bir toprağa sahip olduğunu da yazmaktadır. Plinius’a göre de şehir
Symmathios ve Kranaos kentlerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
Antiokhia Efes’ten başlayan Büyük Doğu Ticaret Yolu’nu ve
bu yolu Afrodisias’a bağlayan tali yolu kontrol edecek konumda kurulmuştur. Kentte
stadyum olduğu düşünülen kalıntılar, işlevi tam anlaşılamayan Roma dönemini
yansıtan duvar kalıntıları, kemerli yapılar görülmektedir. Kentin yer aldığı
tepeleri çevreleyen sur kalıntıları buranın Bizans döneminde de önemli yerleşim
yerlerinden olduğunu göstermektedir. Kent 5. 12. Ve 13. Yüzyıl kaynaklarında bahsedilmektedir.
Kent çevresinin önemli bir özelliği de Türklerin Anadolu’ya
yerleşmesinin ardından Selçuklularla Bizans arasında yapılan üç büyük savaştan sonuncusunun
1211 yılında ( Antiokhia Savaşı) burada gerçekleşmesidir. 1211 yılında
Keyhüsrev'le Nikea Rum İmparatorluğu'nun başı olan Laskaris arasında Antiokheia
yakınlarında yapılan savaşta Keyhüsrev öldürülmüştür.Savaş ardından bir süre Nikea
Rum İmparatorluğu’nun sınır kenti olan Antiokhia 13.yüzyıl sonlarına doğru
Türklerin eline geçmiştir.
Bugün
Asartepe üzerinde surlar içerisinde görülen kalıntılar büyük bölümüyle Geç
Bizans Dönnemine ait binalara aittir. Antiokheia kent kalıntıları incelenirken
ilk olarak uzunluğu 1.5 km olarak düşünülen kent surları karşılar. Antik dönem
kentlerinde mutlaka rastlanan tiyatronun yeri net olmamakla birlikte güney ve
batı kısımda bir kaç alan tiyatro izlenimi vermektedir.Kuzeydoğuda tepenin bitip
Menderes ovasının başladığı yerde 200 metre uzunluğunda bir stadyumun varlığı bahsedilmektedir.
Kentin akropolünde bulunan büyük mermer bloklar burada Roma dönemine ait büyük
bir tapınağın olma ihtimalini düşündürmektedir.
Antiokhia
yakınlarında Türklerin egemenliğini hatırlatacak bir yapı da dikkati çeker.
Kentin kuzeydoğusunda Aydınoğlu Umur Beyin kızına ait olduğu belirtilen “Hafsa
Hatun Türbesi”
Devlet
tarafından hiçbir kazı çalışması yapılmayan antik kentte kaçak kazıların
yapıldığına dair çok sayıda çukur görmek de üzücü tabi.
Yorumlar
Yorum Gönder