İSTANBUL SARAYLARI
Yüzyıllar boyu iki büyük imparatorluğa başkentlik yapmış
İstanbul saraylar şehridir şüphesiz. Diğer Osmanlı başkentlerinden
(Edirne,Bursa gibi) farklı olarak bir saray yıkılmış yeni bir saray
yapılmıştır. Kimi günümüzde de bütün ihtişamıyla ziyaretçilerini beklerken,
kiminin yerinde bir temel parçası veya bir mozaik kalıntısı görebilirsiniz.
Kimi ihtiyaçtan yapılmıştır, kimi güç gösterisinden kimi
plansız para harcama lüksünden kimi de bir kızına, bir cariyesine hediye
hevesinden.İstanbul sarayları özellikle Avrupa yakasında görülmektedir.
Fetihten sonraki saraylar Tarihi Yarımada içerisindeyken,18. Ve 19. Yüzyıl
sarayları Boğaz’ın iki yakasında sıralanmaktadır.
İstanbul saraylarını gruplandırırken değişik kriterler ele
alınabilir.Bugün görebildiğimiz sarayların yanında günümüze ulaşmayan
saraylardan da bahsedilir. Geçmişten günümüze sarayları şöyle sıralayabiliriz;
(Alıntıdır)
İstanbul’daki
Bizans Saraylar:
Büyük Saray;
Fatih yarımadasının güney doğu ucunda kurulmuş, geniş Bizans İmparatorluğu'nun
imparatorluk saray kompleksi. Bizans imparatorlarının kraliyet yerleşimi olarak
330 yılından 1081 yılına kadar hizmet etmiştir. 800 yıldan fazla imparatorluk yönetiminin
merkezinde yer almıştır. Günümüze çok az kalıntısı kalmıştır.Bugün Büyük Saray
kalıntılarının bulunduğu yerde bu saraydan günümüze ulaşmış mozaiklerin
sergilendiği Büyük Saray Mozaikleri Müzesi oluşturulmuştur.
Boukoleon (Bukoleon
)Sarayı ; İstanbul'da, tarihî yarımadanın Marmara Denizi kıyısında bugünkü
Cankurtaran ile Kumkapı arasındaki Çatladıkapı mevkiinde, Küçük Ayasofya'nın
hemen doğusunda bulunan ve bugüne yalnızca kalıntıları ulaşmış olan Bizans
sahilsarayı.
Magnaura Sarayı
Büyük Saray’ın uzantısı olarak kabul edilir.İmparator
Konstantin’in misafirlerini ağırladığı saraydır. Günümüzde Sultanahmet’te
Başsoğan Halı Sarayı’nın altında bulunuyor.
Tekfur Sarayı;
İstanbul'da bulunan
Blakhernai Sarayı kompleksinden günümüze
kalan tek saray.
İstanbul'da, Fatih İlçesi sınırları içerisinde kalan
Edirnekapı semtinde; kara surlarına bitişik olarak inşa edilmiş, konum olarak
Edirnekapı ve Eğrikapı arasında kalan kalın duvarlı saray “Tekfur Sarayı”
olarak isimlendirilir.
Tekfur Sarayı’nın ne zaman ve kimler tarafından inşa
edildiği konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır. Bazı tarihi kaynaklarda,
İsa’nın doğumundan sonra onuncu asırda Bizans İmparatoru Porfirogenetos emri
ile yaptırıldığı ve arka kısmında bulunan büyük sarayın ek binası olduğu
savunulmaktadır. Bu bilgiyi reddeden diğer tarihi kaynakların görüşü ise
milattan sonra on üçüncü ve on dördüncü asırlarda “Blakhernai Sarayı” olarak
bilinen sarayda yaşayan hizmetkarların ikamet etmesi için yapıldığı yönündedir.
Bizans Sarayları içindeki en iyi bilgilerden birini
arkeolojik kazısı yapılan Küçükçekmece'deki Rhegion Sarayı vermektedir. Ayrıca
Yenimahalle- Bakırköy Sahilindeki Jukundianae
Sarayı'na ait oldukları düşünülen mimari parçalar arkeoloji müzesinde korunmaktadır.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından İstanbul’un Büyük
Saray (Palatium Magnum), Boukoleon Sarayı, Mangana Sarayı, Blakhernai Sarayı,
Antiokhos Sarayı, Hebdomon Sarayı, Rhegion Sarayı, Myrelaion Sarayı,
Botaneiates Sarayı gibi Bizans saraylarının yer aldığı alanlarda yapılan kazı
ve temizlik çalışmaları ile tesadüfi, buluntuların koleksiyonlarında yer alan”
İstanbul’daki Bizans Sarayları” sergisi hazırlanmıştır. Ne yazık ki bu sergide,
Bizans Sarayları’nın, görkemi ve gösterişine eşlik edecek düzeyde eser bulunmamaktadır.
İstanbul’daki Osmanlı Sarayları
Avrupa Yakası’ndaki Saraylar
İstanbul’un fethinden sonra bu şehre yapılan ilk Osmanlı
Sarayı Eski Saray’dır.Eski Saray Süleymaniye ile Beyazıt Camii arasında yer
almaktadır. Günümüzde İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu yerde olduğu belirtilmektedir.
İstanbul’un fethinden sonra yapılan bu ilk saray “Saray-ı Atik” ismini
almıştır. Topkapı Sarayı’na da ''Saray-ı Cedid'' ismi verilmiştir.
Eski Sarayda yaşayan kalabalık bir saray mensubu
bulunuyordu. Eski Saray 1541 yılında yanınca burada yaşayan harem halkı Topkapı
Sarayı’na taşınmıştır. Bundan sonra da Eski Saray gözden düşmüş, yaşlanmış,
cariyelerin yanı sıra ölen padişahın annesi, kadınları ve kızları yaşamaya
başlamıştır.
Topkapı Sarayı
Osmanlı İmparatorluğu’nun başkent İstanbul’da yönetim sarayı
ve hanedanlık ikametgâhı olarak kullanılan Topkapı Sarayı, Fatih Sultan
Mehmed’in İstanbul’u fethetmesinden kısa bir süre sonra 1473 yılında
tamamlanmıştır.
İstanbul'un fethiyle bir cihan imparatorluğuna dönüşen
Osmanlı İmparatorluğu'nun padişahlarına ev sahipliği, devletine idare
merkezliği eden Topkapı Sarayı sade mimarisinin ardında ışıltılı hazineler
dünyayı değiştiren siyasi ve sosyal hikâyeler sunarken, kapalı kapılar
ardındaki harem, kişisel sevinç ve üzüntülere ayna tutuyor.
Topkapı Sarayı Müzesi, Osmanlı Devleti'nin idari yapısını
anlamak, saray yaşamını gözlemlemek ve Osmanlı İmparatorluğu'nun sahip olduğu
zenginliklere tanık olmak için mutlaka görülmeli. Müzede Osmanlı devletinin
idari binaları ve padişahın ailesinin yaşadığı Harem dışında Hazine, Kutsal
Emanetler, Silah Koleksiyonu, Padişah Portreleri, Mutfaklar ve Porselen
seksiyonlarını ziyaret edilebilir.Topkapı Sarayı yaklaşık 380 yıl Osmanlı
Hanedanına ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde müze olarak ziyarete açıktır.
Dolmabahçe Sarayı
Saray; 1842 yılında I. Abdülmecit tarafından, Karabet
Balyan’a inşa ettirilir. Yapımı 1853 senesine kadar devam eden Saray;
Abdülmecit’in İkamet ettiği yer olmasının yanı sıra, resmi işleri de gördüğü
mekândır. Abdülmecit’ten sonra kardeşi Abdülaziz’de bu Saray’da yaşamıştır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Konutu
olan Dolmabahçe Sarayı, 10 Kasım 1938 tarihinde Atatürk’ün öldüğü yer olması
münasebetiyle, Cumhuriyet tarihinde ayrı bir öneme sahiptir.
Dolmabahçe Sarayı’nın ana yapıları; Harem, Mabeyn, Saat Kulesi ve Dolmabahçe
Camiidir. Saray’da 285 oda ve 46 adet salon, 6 hamam ve 68 tuvalet vardır.
Saray 110 bin metrekare alana kurulmuş ve 1910’larda elektrik ve kalorifer sistemine
geçmiştir.
Mabeyn merdivenlerinin korkulukları, kristallerle süslenmiş
harikulade bir görünümde olup; Mabeyndeki Taht Salonu’nda bulunan 36 metrelik
kubbeden sarkan dört tonluk ve yedi yüz elli ampullü kristal avize, salona
Avrupai bir hava katmaktadır. Bu avize Kraliçe Victoria’nın hediyesidir. Bu
Taht Salonu 19 Mart 1877 tarihinde, II Abdülhamit’in Osmanlı meclisini
açılışına ev sahipliği de yapmıştır. Ayrıca;
Haremde, Taht Salonu’nun izlenebileceği bir koridor vardır.
Harem, törenlerin yapıldığı Mavi Salon, kadınların eğlendiği
Pembe Salon, Atatürk’ün kaldığı odalar, Valide Sultan odaları gibi farkı
mekânları barındırır. Saray’ın girişinde yer alan 30 metre yüksekliğindeki saat
kulesininse 1895 yılında tamamlandığı söylenir. Saray’ın yanındaki Dolmabahçe
Camii, Osmanlı mimarisine damgasını vuran; Balyanlardan, Nikoğos Balyan
tarafından 1853 yılında tamamlanmıştır. Dolmabahçe Sarayı’nın arka kısmında
Sultan’ın kuşları için 19 yy.da inşa edilmiş ufak bir köşk yer alır. Yapıda o dönem farklı türden, birçok kuş
barındırılmıştır.
Yıldız Sarayı
XVIII. yüzyılın sonunda III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan
için inşa ettirdiği ve daha sonra birçok değişikliğe uğrayan Yıldız Sarayı,
Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetildiği dört merkezden biri oldu. Türk Osmanlı
saray mimarisinin en son örneğini oluşturan yapı gruplarından olan sarayda,
sürekli olarak bir komplodan endişelenen ve 33 yıl hükümdarlık yapan II.
Abdülhamid ikamet etti.
1994 yılında hizmet vermeye başlayan Yıldız Sarayı Müzesi,
Osmanlı devletinin idari merkezlerinden biri olmasının yanı sıra günümüze
ulaşabilen tek saray tiyatrosunu bünyesinde barındırması ve II. Abdülhamid'in
marangozhanesiyle önem kazanıyor.
Yıldız Sarayı bünyesi altında üç farklı müze hizmet veriyor:
Yıldız Sarayı Müzesi, Yıldız Saray Tiyatrosu ve Sahne Sanatları Müzesi ile
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Müzesi.
Çırağan Sarayı
Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan’a yaptırılan
Çırağan Sarayı’nın yerinde, daha önceleri III. Selim’in 1800 yılların başında
inşa ettirdiği, ahşap bir sahil köşkü vardı. Bu köşk yıkılarak; yerine meşhur
Çırağan Sarayı yaptırılmış. Ayrıca; Çırağan Sarayı yapımı için Beşiktaş
Mevlevihanesi de yıktırılmıştır. Saray mermerden olup, toplam mekân 80 bin
metrekare kadar yüz ölçümüne yayılır.
Saray’ın Ana binasının yanında, harem ve ağalar dairesi
olarak üç bölüm vardır. Abdülaziz tahtan indirildikten bir süre sonra ailesi
ile birlikte Saray’a hapsedilmiş ve bir sabah sarayda esrarengiz bir şekilde
ölü bulunmuştur. V. Murat da tahtan indirildikten sonra ailesi ile birlikte 29
sene burada gözaltında tutulur. 1908
yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Meclis Binası olarak da kullanılan
saray, Ocak 1910 yılında elektrik kontağından çıkan yangın sonucu kül olmuştur.
Kül olduktan sonra, Çırağan Sarayı’nın duvarları arasında kalan boş arsa,
Beşiktaş Kulübü’ne tahsis edilmiş ve Beşiktaş’ın Şeref Stadı olarak
kullanılmıştır. 1990’lı yıllara doğru, tekrardan restore edilen saray, bugün
lüks bir otel olarak kullanılmaktadır.
Ziyarete açık olmaması meraklıları açısından üzücü tabii.
(Alıntıdır)
Feriye Sarayı
Feriye Sarayı ya da Feriye Sarayları İstanbul Boğazı
kıyılarında günümüzdeki Beşiktaş semtiyle Ortaköy semti arasında Çırağan
Caddesi boyunca uzanan Osmanlı saraylarının eski adıdır. Saraylar günümüzde
çeşitli kurumlar tarafından eğitim amacıyla kullanılmaktadır.
İstanbul Boğazı kıyılarında Osmanlı Hanedanı için yaptırılan
ilk saray 1856 yılında kullanılıma açılan Dolmabahçe Sarayı idi. Daha sonra
1872 yılında Çırağan Sarayı yaptırıldı. Ancak bu iki saray da Osmanlı ailesine
yetmeyince Çırağan Sarayı'yla Ortaköy Camii arasındaki kıyı şeridinde ek
binalar yaptırıldı. Balyan Ailesine üye mimarlar tarafından yapılan bu binalara
ikincil binalar ya da yan binalar anlamında Feriye Sarayları adı verildi
Günümüzde Kabataş Anadolu Lisesi, Galatasaray Üniversitesi,
Feriye Sinemaları gibi değişik kurumlar tarafından kullanılmaktadır.
(Alıntıdır)
Baltalimanı Sahil Sarayı
Baltalimanı Sarayı 19. yüzyılın ilk yarısında Sadrazam
Mustafa Reşit Paşa (1800–1858) tarafından 1600 m2'lik bir alanda iki katlı ve
kâgir olarak yaptırılmıştır. Bina, Sultan Abdülmecit'in kızı Fatma Sultan ile
evlendirilen, Mustafa Reşit Paşa'nın oğlu Galip Paşa'nın ikametine tahsis
edilmiş ve Galip Paşa'nın ölümünden sonra Hazine tarafından satın alınmıştır.
Mustafa Reşit Paşa'nın Hariciye Nazırlığı döneminde 1838
yılında İngiltere ile takiben Belçika ve Fransa ile Osmanlı Devleti'nin mali
alanda çöküşüne zemin hazırlayan ve tarihe Baltalimanı Anlaşması olarak geçen
ticari anlaşmaların imzalandığı saray, 1887 yılında II. Abdülhamit'in küçük kız
kardeşi Mediha Sultan'a tahsis edilmiştir.
Mediha Sultan'ın Londra Sefaret Kâtibi Ferit Bey ile (Damat
Ferit Paşa) evlenmesinden sonra bina Damat Ferit Paşa Sarayı olarak anılmış ve
1922 yılına kadar yazlık saray olarak kullanılmıştır.
1943 yılında Sağlık bakanlığına devredilen saray günümüzde
Baltalimanı Kemik Hastahanesi olarak kullanılmaktadır.
(Alıntıdır)
İbrahim Paşa Sarayı
Kanuni Sultan Süleyman’ın
damadı ve veziri olan Pargalı Damat İbrahim Paşa’ya ait Sultanahmet
Meydanı’nda bulunan bir yapıdır.Daha önceden At Meydanı Sarayı olarak bilinen
saray İbrahim Paşa’nın Kanuni’nin kız kardeşiyle evlenmesinden sonra kendi
adını almıştır.Sarayın yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir.
Anadolu Yakası’ndaki Saraylar
Beylerbeyi Sarayı
16 yy.ın ikinci yarısında, III. Murat’ın Rumeli Beylerbeyi
Mehmet Paşa, burada kendisine bir yalı yaptırır. Beylerbeyi ismi de buraya
dayanır. Daha sonraki dönemlerde Sultan topraklarına katılan mekâna; 19yy.ın
ilk çeyreğinde, II Mahmut tarafından ahşap bir saray inşa ettirilir. Bu saray
yanar ve yerine bugünkü Beylerbeyi Sarayı, dönemin ünlü mimarı Sarkis Balyan ve
kardeşi tarafından, Abdülaziz için
yaptırılır. 1865 yılında yapımı tamamlanan Saray, Sultan ailesinin yazlık
sarayıdır. Beylerbeyi Sarayı, Sultan’ın yazlık sarayı olmasının yanı sıra, aynı
zamanda yabancı konuklarının ağırladığı bir mekândır.
Saray’ın Bahçesi, ağaçlar, heykeller ve Havuzlarla
süslenmiştir. Sarayın iç kısmında, havuzlu bir salon, selamlık, harem ve amiral
odası göze çarpar. Ayrıca; valide sultan odası, yemek odası, kabul odası ve mavi
salon gibi iç mekânlarda görülmeye değer yerlerdir. Sarayda toplam 26 oda ve 6
salon vardır. Saray’ın bahçesinde bulunan Mermer Köşk ve Sarı Köşk’ün II.
Mahmut tarafından İnşa edildiği söylenir. Sarı Köşk, Abdülaziz zamanında
restore edilmiştir. Bahçenin köprü tarafındaki Ahır Köşkü ise; Sultan’ın atları
için yaptırılmıştır.
Abdülhamit tahtan indirildikten sonra, öldüğü 1918 yılına
kadar bu Saray’da gözaltında tutulur. Saray; Cumhuriyet Döneminde, Atatürk’ün
konuklarını da ağırlar. Bugün müzeye dönüştürülmüş tarihi yapı, Anadolu
yakasının en gözde mimarilerindendir.
Bu saraylar dışında minik saray olarak alandırılabilecek
olan köşk ve kasırlara da sahiptir İstanbul. Bugün Arkeoloji Müzesi
sınırlarında yer alan ve Fatih’in İstanbul’da yaptırmış olduğu iki köşkten biri
olan Çinili Köşk, Avrupa Yakası’nda bulunan;Maslak Kasrı,Ihlamur Kasrı,Tophane
Kasrı,Aynalıkavak Kasrı, Anadolu Yakası’ndaki Küçuksu Kasrı ve Hidiv Kasrı
mimarileriyle dikkat çekici yapılardır.
Küçüksu Kasrı
Ihlamur Kasrı
Hidiv Kasr
Yorumlar
Yorum Gönder