İLGİNÇ HİKAYELER İLGİNÇ MEKANLAR; ZİNCİRLİ SERVİ


İstanbul Kocamustafa Paşa semtine yolunuz düşerse görmeniz gereken ilk yer şüphesiz  Sümbül Efendi Camii’dir. Tabii bu caminin bahçesinde yer alan türbeler de mutlaka dikkatinizi çekecektir.Şüphesiz bunlardan en ilgi çekeni,Çifte Sultanlar diye adlandırılan iki mezar ve bunların yanında yer alan Sarı Sıdıka mezarıdır.(Çifte Sultanların Hz. Hüseyin’in esir düşen iki kızı olduğu, Sarı Sıdıka’nın da bunları çok seveni yardım eden ve onların etkisiyle Müslüman olan Bizans İmparatoru’nun kızı olduğu rivayet edilir.)

    Çifte Sultanlar

Bu mezarların başucunda da sanki bir evin çatısından fırlamış görünümüyle kuru servi ağacı dikkatinizi çekecektir.Günümüzde servinin kurumuş olan kökü kırılıp insanlara zarar vermesin diye bir odayla koruma altına alınmıştır.Tabii bu şekliyle ruhani bir özellik te kazandırılmıştır.Servinin İstanbul’un 22 anıt ağacından biri  olduğu tescillenmiştir.Yaklaşık 1400 yaşında olduğu belirtilir.


  • Peki niye zincirli servi? Nedir hikayesi? Bu konuda anlatılanlar ilgi çekici olduğu kadar çeşitlidir de;
  •       Derler ki servinin dalları kuruyunca insanların üstüne düşmemesi için dallara bir zincir dolanmış ve koruma altına alınmıştır.Yüzyıllar serviyi öylesine yıpratmıştır ki nihayet bu zinciri taşıyamaz olmuştur .(Bu zincir şimdi İstanbul Belediyesi Müzesindedir)
  •        Bu servinin altında Sümbül Efendi’nin Allah’ın Resulü’nün ruhuyla görüştüğü rivayet edilmektedir.




  • ·         Zincirli Servi’nin İstanbul folklorunda önemli bir öyküsü olduğunu da anlatırlar. Buna göre;  borcunu kabul etmeyenler ağacın altına getirilecek olunursa, zincir hareketlenerek borçlunun üzerine değermiş. Bu nedenle de alacaklı birçok kişi Osmanlı tarihinde Kadı’nın yerine şahitler önünde yakaladığı borçlusunu servinin önüne götürür ve onun vereceği hükmü beklermiş. Ancak Servi’nin üzerindeki zincir nasıl ve ne şekilde hüküm vereceği de bilinmez.
  • ·         Zincirli Servi ile ilgili  bir başka inanışa göre de bu zincir kıyametin kopmasını önlüyormuş. Zincir yerinden kopup düşecek olursa o zaman kıyamet koparmış.
  • ·         Halk arasında dolaşan hikayelerden birine göre, serviye asılan zinciri,demircilerin piri olan Davud peygamber yapmıştır. Bu yüzden de zincire bir kutsiyet atfedilmiştir.
  • ·         Servinin Hz. Cabir tarafından dikildiği rivayet edilir.Bir rivayete göre de Hz. Hüseyin’in kızları Fatma ve Sakine bu ağacın altında ölmüş, bu ölümün üzerine servi bir anda kurumuş. Yıllar sonra Sümbül Efendi kuruyan serviyi zincirlerle sararak korumaya almış.  Ancak, zincirin bir ucunu yere doğru sarkık tutmuş ve demiş ki; “Bu ağacın altında kim durur ve yalan söylerse, bu zincir yere doğru uzayacaktır.” Zincirli servinin efsanevi hikayesi de böylece başlamış ve günümüze kadar birçok yerde konu edilmiş.
  • ·         Bir zamanlar İstanbul’u gezen yabancıların da dikkatini, çekmiş servi ve hikayesi.Rupert Wilbrandt’ın İstanbul Çeşitlemeleri adlı kitabında sevi ağacına sarılı zincirle ilgili efsaneden şu şekilde bahsedilmiş:

“Eskiden serviye asılmış bir zincir, davacı ve davalı olan iki kişiden hangisinin haklı olduğunu gösterirdi. Davacı ve davalı zincirin altına otururlardı ve zincir haklı olana doğru hareket ederdi. Günün birinde adamın biri başka birine borç para vermiş. Geri ödeneceği gün gelmiş, parayı ödünç alan adam parayı geri ödediğine dair yemin ediyor. Ödünç veren ise bunu inkar ediyor. Kavga etmeye başlıyorlar. Ödünç alan öbürünün sakalına asılıyor ve bağırıyor,diğeri ise karşısındakinin parmağını adamakıllı ısırıyor. Yardıma gelen komşular, ikisini ayırıyorlar ve Sümbül Efendi’nin efsanevi servisine gitmeye ikna ediyorlar. Gidiyorlar. İkisi de zincirin altına oturduktan sonra, paraları borç olarak vermiş olan adam davasını anlatıyor serviye. Sıra öbürüne gelince, elini kaldırıp yemin etmek için elindeki kamış bastonu davacıya veriyor ve ‘Al senin olsun, ben istemiyorum şu bastonu’ diyor ve yemin etmeye başlıyor, borcu geri ödediğini söylüyor. Etraftakiler büyük heyecanla zincirin hangisine doğru hareket edeceğini bekliyorlar. Servinin dallarından bir fısıltı işitiliyor ve en nihayet zincir, paraları borç veren adamın istikametine doğru hareket ediyor. Bunu gören davacı fena şekilde öfkeleniyor, çünkü paraların bastonun içinde saklanmış olduğunu bilmiyor; kızıyor, ayağa kalkıyor ve elindeki kamış bastonla zinciri tartaklamaya başlıyor. Bağırıyor, küfür ediyor, zincirin yalancı ve namuzsuz olduğunu ileri sürüyor. Tam o anda baston kırılıyor ve içine yerleştirilmiş altın paralar meydana dökülüyor. Faizi dahil tüm borç olarak verilen miktar.”







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER