İSTANBUL'UN ANIT TAŞLARI-SÜTUNLARI
DİKİLİTAŞ
Okçuluk başta olmak üzere, sportif atıcılığa paralel olarak nişan taşlarının tarihimizde, özellikle de Osmanlı yaşamında önemli bir yeri vardır. Osmanlı'da zaman zaman padişahlar ve ülkenin üst düzey yöneticileri de düzenlenen yarışmalara katılırdı. Bu yarışmalarda dereceler belirlenir, rekorlar belgelenirdi. İşte en dikkate değer belgeler de rekorların kırıldığı menzillere dikilen taşlar, nişan taşlarıdır. İstanbul'un nişan taşları yalnızca Teşvikiye ve Nişantaşı'nda bulunmuyor; bu türden tarihe mâl olmuş pek çok nişan taşının yer aldığı bölge ve meydan var İstanbul'da. İstanbul'daki nişan taşlarının en önemli merkezi olan Okmeydanı semtindeki nişan taşları kitapları özel bir bölümde inceleniyor.
Theodosius Dikilitaşı, veya yalnızca Dikilitaş, Sultanahmet
Meydanı'nın güney tarafında, Yılanlı Sütun'un yanında bulunan bir Antik Mısır
dikilitaşıdır. MS 390 yılında Roma imparatoru I. Theodosius tarafından
Mısır'dan getirilerek şimdiki yerine dikilmiştir.
Tarihçe
Dikilitaş ilk olarak Mısır firavunu III. Tutmosis tarafından
MÖ 15. yüzyılda yaptırılmış ve Karnak tapınağının yedinci pilonunun güneyine
dikilmişti. Roma imparatoru II. Constantius MS 357 yılında dikilitaşı tahtta
bulunuşunun 20. yılı onuruna Nil ırmağı üzerinden İskenderiye şehrine getirtti.
Daha sonra, MS 390 yılında imparator I. Theodosius dikilitaşı gemi ile
İstanbul'a getirterek Hipodrom'da şimdiki yerine diktirdi.
Dikilitaş kırmızı Asvan granitinden yapılmıştı ve orijinal yüksekliği
30 m idi. Ama ya nakliye sırasında ya da şimdiki yerine yerleştirilirken alt
bölümü tahrip olduğu için bugünkü yüksekliği 18,45 m'dir (kaidesi ile birlikte
24,87 m). Ağırlığı yaklaşık olarak 200 ton'dur.
ÖRME SÜTUN (ÖRME DİKİLİTAŞ)
Örme Dikilitaş (ayrıca Konstantin Dikilitaşı olarak da
bilinir) Yılanlı Sütun'un yanında Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında
bulunur. 32 metrelik dikilitaş kaba kesilmiş taştan VII. Konstantin tarafından
yaptırılmıştır. Yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir, fakat 10. yüzyılda
Konstantin VII tarafından tamir edilmesinin ardından onun ismiyle anılmaya
başlamıştır. O tarihlerde, söylendiğine göre VII. Konstantin'in dedesi I.
Basil'in zaferlerini resmeden yaldızlı tunç plakalarla kaplıydı, ayrıca
dikilitaşın üstünde bir küre bulunmaktaydı. Ancak söylentilere göre Dördüncü
Haçlı Seferi sırasında yaldızlı tunç plakalar haçlılar tarafından çalınmıştır
ve eritilmiştir.
YILANLI SÜTUN
Örme Dikilitaş (ayrıca Konstantin Dikilitaşı olarak da
bilinir) Yılanlı Sütun'un yanında Sultanahmet Meydanı'nın güney tarafında
bulunur. 32 metrelik dikilitaş kaba kesilmiş taştan VII. Konstantin tarafından
yaptırılmıştır. Yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir, fakat 10. yüzyılda
Konstantin VII tarafından tamir edilmesinin ardından onun ismiyle anılmaya
başlamıştır. O tarihlerde, söylendiğine göre VII. Konstantin'in dedesi I.
Basil'in zaferlerini resmeden yaldızlı tunç plakalarla kaplıydı, ayrıca
dikilitaşın üstünde bir küre bulunmaktaydı. Ancak söylentilere göre Dördüncü
Haçlı Seferi sırasında yaldızlı tunç plakalar haçlılar tarafından çalınmıştır
ve eritilmiştir.
ÇEMBERLİTAŞ
Çemberlitaş sütunu, MS 330 yıllarında İmparator I.
Konstantin onuruna, İstanbul'un yedi tepesinden biri olan ve şu anki adıyla
Çemberlitaş olarak adlandırılan semtteki tepeye dikilmiş olan sütundur.
Sütun her biri 3 ton ağırlığında ve 3 metre çapında olan
bileziklerle birbirine bağlanmış toplam 8 adet sütun ve bir kaidenin üst üste
konulmasıyla oluşturulmuştur.
Tarihi
Bizans imparatoru Kostantin Roma'daki Apollon tapınağından
söktürterek uzunluğu 57m olan bu sütunu getirterek eskiden Forum Kostantin adı
verilen bir meydan olan günümüzdeki yerine diktirmiştir.
İlk yapıldığında sütunun üzerinde doğan güneşi selamlayan
bir Apollon heykeli var iken 330 yılında İstanbul'a dikildiğinde İmparator
Konstantin bunun yerine kendi heykelini sütunun üstüne koydurtmuştur. Daha
sonra da yine Bizans imparatoru olan Julianus ve Theodosius'un heykelleri
konulmuştur.
Sütun, 1081 yılında yıldırım isabet etmesi nedeniyle yanmış
ve hasarlanmış ve üzerindeki heykel devrilmiştir. bundan sonra I. Aleksios
Komnenos sütunu onartmış ve üzerine kaidesi olan bir başlık ile büyük bir haç
koydurtmuştur.
İstanbul’un 1453 yılındaki fethinden sonra üzerindeki haç
indirilmiş ve Çemberlitaş ilk kez 1470'li yıllardan sonra Yavuz Sultan Selim
döneminde yenilenmiştir. Daha sonra Osmanlı döneminde Apollon sütunu büyük bir
yangın geçirmiş, sütunun mermerleri zedelendiğinden Sultan II. Mustafa
(1695-1704) Sütunun altına duvarla takviye ettirmiş, demir çemberlerle
sardırarak sağlamlaştırmıştır. Bu nedenle o günden sonra adı çemberlitaş olarak
anılmıştır.
Kesinliği ispat edilmemekle birlikte, sütunun alt kısmında
İsa peygamber'in Kudüs'te olduğu varsayılan mezarından alınarak buraya
getirtilip gömülen bazı eşyanın olduğu söylenmektedir.
GOTLAR SÜTUNU
Topkapı Sarayı dış bahçesinde, Gülhane Parkı Sarayburnu
girişinde bulunan ve Roma devrinden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen en
eski abidedir. Etrafını saran yüksek ağaçlar arasına saklanmış gibi
durmaktadır.
Tarihi
Yüksekliği 18.5 metredir. Prokonnessos mermerinden tek bir
blok halinde yapılmıştır. Sütun başı korint uslubunda kartal arması ile
süslüdür. Sütunun ismi kaidesinde bulunan kısaltılmış, Latince bir yazıttan
gelmektedir.
Bu kısa kısım "Gotların yenilgisi sebebi ile geri dönen
Fortuna'ya" anlamında gelmektedır. Genel inanışa göre bugünkü kitabe II.
Claudius'un Gotlara karşı kazandığı zaferi anmaktadır. Fakat I. Konstantin'in,
331-332 tarihlerinde Got kabilelerine karşı kazandığı galibiyetleri zikretmesi
de muhtemeldir.
6. yüzyıl tarih yazarı Lidyalı İonnes, sütün
başlığının aslen Yunan Şans ve Baht Tanrıçası olan Tike'nin bir heykelini
taşıdığını söyler. Tike'nin pagan tanrıçası olması nedeniyle, Hristiyanlığın
resmi din olmasından sonra kaldırılmış olabilir. 14. yüzyıl tarihçisi
Nikephoros Gregoras'a göre sütun Byzantion'a adını veren Megaralı Byzas'ın bir
heykelini taşımaktaydı. Bu iddianın nedenlerinden biri de şehrin kurucularının
karaya çıktığı yerin, kolonun çok yakınlarında olmasıdır.
KIZ TAŞI
Kıztaşı ya da Markianos Sütunu,[1] 455 yılında İstanbul'da
Bizans İmparatoru Markianos anısına dikilen bir anıt. İstanbul'da Fatih
ilçesinde bulunmaktadır.
Tarihi
Bizans devri İstanbul’unda 455 yılında dikilen bulunan
Markianos Sütunu Fatih’te Kıztaşı olarak isimlendirilen küçük bir meydanın
ortasında günümüze ulaşabilmiştir. İstanbul’un fethinden sonra kurulan ilk Türk
mahalleleri arasında “Kıztaşı Mahallesi” olarak adı geçmiştir. Uzunca bir süre
Saraçhanebaşı’nda Yeniçeri odalarında bir evin bahçesinde kalan bu anıt bütün
bölgeyi yakan Çırçır yangınından (1908) sonra yeniden yapılan düzenleme sonunda
ortaya çıkarılmıştır.
Kızıl-gri Mısır granitinden iki parça olarak yapılmıştır.
Kaidesi dört yüzlüdür ve beyaz mermerden yapılmıştır. her üç yüzündeki madalyonlar
Yunan haçları ile bezenmiştir. Kaidesinde Nike heykelinin bulunuşundan ötürü
halk arasında Kıztaşı olarak bilinmektedir.
Sütunun üzerinde ise bir Korint başlığı bulunmaktadır.
Başlığın İmparator Markianos'un heykellerinden birinin kaidesi olması muhtemeldir.
Sütunun üzerinde bulunan ve İmparator Marcanius'a ait bronz heykelin 13.
yüzyılda Venedikliler tarafından İstanbul'dan Bari'ye götürüldüğü ve şu an
orada bulunan Barletta heykeli olduğu söylenmektedir.
MİLYON TAŞI
İstanbul'da Doğu Roma döneminden kalma bir anıttır.
Yeri
İstanbul Fatih (eskiden Eminönü idi) ilçesi Cağaloğlu
semtinde yer almakta olup Aya Sofya camii karşısında Sultanahmet Meydanı'nın
kuzeybatı köşesinde Yerebatan Sarnıcı'nın girişinin yakınında, tramvay yolunun
yanında bulunur.
Tarihçe
Bizans İmparatorluğu'nda Konstantinopolis şehrine ulaşan tüm
Antik Roma yollarının başlangıç noktası ve dünya üzerindeki diğer şehirlerin bu
şehre olan uzaklığının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıdır. İtalya'da
Roma şehrinde bulunan bir diğer anıt olan Milliarium Aureum ile aynı işlevi
görmektedir. Bizans'ın yeniden inşaası ve başkent kimliğini kazanması esnasında
yapılan birçok görkemli anıt gibi İmparator I. Konstantin tarafından 4.
yüzyılda yerleştirildiği düşünülür.
Milyon ilk yapıldığında dört yöne bakan bir kapı ve bu
noktada kesişen yolların üzerine yükselen, dört sütun üzerine oturmuş bir
kubbeden oluşmaktaydı. Tetrapylon mimari ismi ile anılan bu yapılar Roma
kültürünün önemli öğelerinden biriydi. Milyon anıtının ve kubbesinin üzerinde
birçok Bizans dönemine ait heykel ve kabartma bulunmaktaydı ve bu anıtın
ihtişamını çok daha fazla arttırmaktaydı.
16. yüzyılda İstanbul'a su taşıyan kemerlerin genişletme
çalışmaları esnasında yıkılıp, ortadan kaybolmaya başladığı tahmin
edilmektedir.
NİŞANTAŞLARI
Okçuluk başta olmak üzere, sportif atıcılığa paralel olarak nişan taşlarının tarihimizde, özellikle de Osmanlı yaşamında önemli bir yeri vardır. Osmanlı'da zaman zaman padişahlar ve ülkenin üst düzey yöneticileri de düzenlenen yarışmalara katılırdı. Bu yarışmalarda dereceler belirlenir, rekorlar belgelenirdi. İşte en dikkate değer belgeler de rekorların kırıldığı menzillere dikilen taşlar, nişan taşlarıdır. İstanbul'un nişan taşları yalnızca Teşvikiye ve Nişantaşı'nda bulunmuyor; bu türden tarihe mâl olmuş pek çok nişan taşının yer aldığı bölge ve meydan var İstanbul'da. İstanbul'daki nişan taşlarının en önemli merkezi olan Okmeydanı semtindeki nişan taşları kitapları özel bir bölümde inceleniyor.
Yorumlar
Yorum Gönder