TÜRKİYE'NİN EN GÜZEL 10 KASABASI
Ülkemiz sınırları içinde kendine has özellikleri ve
güzellikleri olan birçok yerleşim var. Bazıları küçücük ama etki alanı büyük
bir köy, bazıları bir kasaba veya ilçe görünümünde.Ama hepsinin ortak özelliği
taşıdıkları doğal ve kültürel değerlerle hemen akla gelmeleri.Tabii en güzel 10
deyince çeşitli itirazlar da olacaktır. Kime göre en güzel on?..Ben veya bazı
yorumcular, gezginler böyle düşünmüşken, bir başkası benim onum bu değil
diyebilir ona da saygı duymak gerekir. Gerçekten ülkemiz o kadar güzel
mekanlara sahipki listeyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz..İkinci on, üçüncü
on diye devam eder, çünkü güzel ülkemiz bunu hakkediyor.
İŞTE ÜLKEMİZİN EN GÜZEL 10 KASABASI
MİDYAT
Mardin ilinin bir ilçesidir. Dinlerin (İslam, Hristiyanlık,
Ezidilik) ve dillerin (Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Süryanice) buluşma noktasıdır
Midyat. MÖ 9. yüzyıl Asur tabletlerinde Matiate olarak tanımlanır.
"Matiate" Aramice/Süryani bir isim ve "köyüm",
"vatanım", demektir. Asur kralı II. Asur Nasırpal Tur Abidin'in
Aramileri talan ettikten sonra, bu savaşın tarihi tablalar yazılmıştır.
Midyat'taki ilk Süryani Hıristiyanlar da mağaralarda yaşardı. Midyat tarih
boyunca birçok kere kuşatılıp talan edilmiştir. Son olarak Birinci Dünya
Savaşı'nın karanlık günlerinde, "Ferman" yılında, kasaba sakinlerinin
üçte ikisi yaşamını kaybetmiştir. Ancak 1930 yılından sonra kasaba yeniden
canlanmış: Kiliseler, evler ve bazı mekanlar onarılmıştır. Ondan sonra yerleşim
düzeni zamanla oturmaya başlamıştır.
Yüzyıllardır farklı dinlere mensup insanların bir arada
yaşadığı tarihi yerleşim. Sasaniler devrinde kurulduğu rivayet ediliyor. Bir
başka adı da ibadet edenlerin diyarı anlamında ‘‘Turabdin.’’ Turabdin Süryani
Metropolitliği'nin merkezi olan Midyat'ta Süryaniler 7 kilise ve Mor Gabriel
Manastırı'yla geleneklerini sürdürüyorlar. Son yıllarda göç nedeniyle Süryani
nüfusu azaldı. Sevan Nişanyan Midyat için, ‘‘Mimari yapısı bakımından Türkiye'de
tek: Baştan başa bir mücevher. Mükemmel bir Ortaçağ labirenti’’ diyor.
CUMALIKIZIK
Cumalıkızık, Türkiye'nin Bursa ilinin Yıldırım ilçesine
bağlı bir mahalle. Uludağ'ın kuzey eteklerinde kurulmuş beş Kızık köyünden
biridir. Cumalıkızık Etnografya Müzesi burada bulunmaktadır. 2014'te Bursa ile
birlikte UNESCO Dünya Mirasları arasına girdi.
Kuruluşu yaklaşık 1300'lü yıllara denk gelmektedir.
Bir vakıf köyü olarak kurulan köyde, tarihi doku çok iyi
korunmuştur ve Osmanlı erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örnekleri
günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bu özelliği nedeniyle çok ilgi çeken ve ziyaret
edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Sık sık tarihsel filmlere mekan olmaktadır.
Uludağ etekleri ile vadiler arasında sıkışıp kalan köylere
kızık adı verilmiştir. Diğer kızık köylerindeki köylülerin eskiden Cuma namazı
için toplandığı yer olduğundan bu köyün Cumalıkızık adıyla anıldığı söylenir.
Bir başka söylence de, Osman Bey'in köyün kurulduğu günün cuma günü olması
sebebiyle bu köye "Cumalıkızık" adını vermiş olduğudur.
Köy meydanında köy geçmişine ait eşyaların sergilendiği bir
de müze (Cumalıkızık Etnografya Müzesi) bulunur. Köyde, Haziran ayında
"Ahududu Şenliği" yapılmaktadır. Ünlü "Cumalıkızık evleri"
moloz taş, ağaç ve kerpiçten yapılır, genelde üç katlıdır. Üst katlardaki
pencereler kafesli veya cumbalıdır. Ana giriş kapılarındaki kulplar ve
tokmaklar dövme demirden yapılır. Evler sarı, beyaz, mavi, mor renklere
boyalıdır. Evlerin arasında kaldırımsız, taş döşeli, çok dar sokaklar bulunur.
KALEKÖY
Sadece denizden ulaşılabiliyor
Kekova Adası'nın tam karşısında. Karayolu bağlantısı
olmadığı için yalnızca denizden ulaşılıyor. Simena kentinin üzerine kurulduğu
için yapılaşma yasak. Birkaç pansiyon var. Dantel gibi kıyıları, denizi ve
Kekova Adası'nı St. Jean şövalyeleri tarafından yaptırıldığı sanılan kaleden
seyredin. Kaleköy açıklarındaki Kekova, ıssız bir ada. Kaleköy'e bakan
kıyısındaki deniz altındaki Batıkkent'in kalıntılarıyla ünlü.
KULA
Tipik Osmanlı kasabası
Kula adı bir Lidya kenti olan Klanudda'dan geliyor. Eski
evleri, şifalı suları, halıları, birbirinden enfes yemekleriyle meşhur.
Çatıları birbirine değen daracık sokaklarıyla tipik bir Osmanlı kasabası. Çok
güzel küçük pansiyonları, yeni yeni hareketlenmeye başlayan lokantalarıyla
turizmin önemini kavramış.
Kula mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel
değerleri ile Ege’nin ilçelerinden biridir. Bölgede yapılan kazılarda
Katekekaumene (Yanık yöre) sınırı içinde Demir Köprü barajı yakınındaki
Divlit’te ilkel insanın ayak izlerine rastlanılmıştır. Bunun yanı sıra yapılan
kazılarda M.Ö. 56 yılına ait mermer kabartma ve kitabelerden Kula ve çevresinin
önemli bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmaktadır.
ŞİRİNCE
“Şu yeryüzünde cennet diye bir yer varsa, bizim kırkınca
-şirince- cennetin bir parçası olması gerekir”
Benden Selam Söyle Anadoluya -Dido Sotiroyo
Ünlü yazar Dido Sotiroyo, Şirinceyi anlattığı kitabında,
böyle bahseder Şirinceden. Gerçekten Şirince cennet parçasıdır. Köye gidiş
yolunun etrafındaki zeytin, mandalina ağaçları arasında başlayan yolculuk,
zeytin ağaçlarıyla süslenmiş gibi kıvrım kıvrım yolun sonunda eski rum evleri
ve şarap yapılan üzümlerin nefis kokusu sizi karşılar.
Çeşitli şaraplar, özellikle meyve şarapları, zeytin ve
zeytinyağı, sabun, kadınların yapmış olduğu çeşitli el işleri, doğal bitkiler
ve çaylar, taşlarla döşeli dar sokaklarda, nefis gözleme kokuları arasında
gezinti yaparsınız.
BEYPAZARI
Beypazarı Ankara'nın 100 kilometre batısında, eski
Ankara-İstanbul yolu üzerinde. Hititler'den başlayıp tam yedi uygarlığa ev
sahipliği yapmış. Bilinen en eski adı Lagania, ‘‘Kaya Doruğu Ülkesi’’ demek.
Bizans döneminde piskoposluk merkezi. Osmanlının toprak rejimi ve askeri
sisteminin bel kemiğini oluşturan Tımarlı Sipahi merkezlerinden biri. Yöredeki
sipahi beyine atfen Bey Pazarı deniyor. Ticari hayatın canlılığının ifadesi
olan hanlar, çarşılar, el sanatları hálá yaşıyor.
Beypazarı,konakları ile meşhurdur. Genellikle iki ya da üç
katlı olan konaklar yapılırken işlevsel ve kültürel detaylarla bezenmişlerdir.
Bu Evler zemin katları taş, üst katları ahşap iskelet içine ahşap veya kerpiç
dolgu sistemi kullanılarak inşa edilmiş.
Bahçeli evlerin bir özelliği olan ve "çantı"
olarak da bilinen "guşgana", tipik Beypazarı evlerinin en üst
kısmında bulunan küçük bir bölüm. Bu bölüm inşaata yarıda kalmış hissi verse de
aslında kasten o şekilde yapılandırılmıştır. Beypazarılılar, hem aileleri
genişlediğinde evi büyütme ihtimalini düşünerek hem de yiyeceklerini kuruturken
veya muhafaza ederken de yararlanmak amacıyla böyle bir yapı tercih etmişler.
Guşganalar yazın sıcaktır; kışlık ihtiyaçlar kurutulur ve kış geldiğinde de o
aylarda soğuk olan bu kısımda bozulmadan saklanır. Yarının erzakını bugünden
hazır eden tedbirli Beypazarılı, sıcak kanlı olduğunu da evlerini birbirine
bitişik yapmış olmasıyla açığa vuruyor.
EDREMİT
Mavi gölün yeşil gerdanlığı
‘‘Edremit Van'a Bakar/İçinden Çaylar Akar’’ türküsündeki
Edremit burası. Van'a 18 km uzaklıkta. Çevresi salkım söğütler, telli
kavaklarla çevrili. Sayısız çayın Van'a kavuştuğu güzergahta kurulmuş. Mehmet
Yaşin'in deyimiyle mavi Van Gölü'nün kıyısında yeşil bir gerdanlık. Evler
kavak, söğüt, karaağaç, dışbudak, ceviz, armut ağaçlarının arasında kaybolmuş.
Tarihi MÖ 900'lere uzanıyor. İlçeyi çevreleyen Urartular döneminden kalma 51
kilometre uzunluğundaki kanal, hálá sulama işlevini sürdürüyor. Birçok yabancı
gezgin ve kent plancısı bu kanalı görmek için Edremit'e geliyor.
SAFRANBOLU
Meşhur Safranbolu Evleri, 18. ve 19. yüzyıl Türk toplumunun
geçmişini, kent kültürünü, ekonomisini günümüzde yaşamaya devam eden en önemli
yapı taşları. Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu
binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönük olarak inşa edilmiş. Hangi
evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmıyor. Evlerin yakın plan cepheleri kör,
uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumda. Doğa - insan - ev;
sokak - ev, sokak - çarşı ilişkileri son derece düzenli ve dengeli olan evlerde
çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemen. Çünkü hiçbir ev diğerinin
görüşünü engellemiyor. Evlerin yapımında taş, kerpiç, ahşap ve alaturka kiremit
kullanılmış ve bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılıyor.
UNESCO'nun 17 Aralık 1994'de Dünya Miras Listesi'ne aldığı
Safranbolu, Türkiye'de bulunan yaklaşık 50.000 korunması gerekli kültür ve
tabiat varlığının 1.125'ini barındırır. Bu nedenle, müze kent durumundadır.
TİRE
Eski adı Teira olan Tire Hitit, Frigya, Lidya, Pers, Helen,
Roma ve Bizans dönemlerini yaşadı. Osmanlı devrinde Aydın vilayetinin sancak
merkezi oldu. Özellikle II. Murad ve Fatih dönemindeki imar hareketleri,
Tire'yi imparatorluğun önemli kentleri arasına soktu. 15-18. yüzyıl arasında
kullanılan darphanenin bastığı mangır (bakır) paralar koleksiyonlarda. Çok
sayıda cami, han, medrese, bedesten, çarşı ve hamam var. Sokak tulumbaları
sadece buraya özgü.
Tire salı günleri kurulan pazarı ile ünlüdür, bu pazar
Türkiye'nin en büyük açık pazarlarından biri olma özelliği taşımaktadır. Bu
pazarda yerel sebzelerden, yerel meyvelere; kıyafetten, elektronik eşyalara,
birçok ürünü bulmak mümkündür.
ALAÇATI
Mozaik döşeli pazarı, dar sokakları, begonvillerle süslü
evleri, rüzgar sörfü ve yeldeğirmenleriyle Alaçatı Ege'nin en güzel
kasabalarından. İlk yerleşim 1850'lerde, Osmanlı mimarı Hacı Memiş'in
bataklıktan kurtardığı alanda oldu. Alaçatılılar balıkçılık, zeytincilik,
tütüncülük ve narenciye ile uğraşıyor. Rumlar'dan kalan bir geleneği sürdürerek
sakız ağacı yetiştirmeye devam ediyorlar. Eski şarapçılık merkezinde şimdi
anason ve enginar da üretiliyor. Bir de yeldeğirmenleri unutulmamalı...
İŞTE SİZE EN GÜZEL İKİNCİ 10 KASABAMIZ.
AMASRA Fatih burayı görünce ‘‘Çeşm-i cihan bura mı ola?’’
diye sormuş. Zonguldak'a bağlı liman kasabası. Ankara'ya 2.5, İstanbul'a 6 saat
uzaklıkta. Balık lokantaları, pansiyonları ve küçük otelleri var.
AVANOS ‘‘Kör de bilir Avanos'un yolunu/Testi, bardak
kırığından bellidir’’ diye yazmış şair Abdullah Kılıç. Aksaray-Kayseri yolu
üzerinde. Dünyanın en eski çanak çömlek merkezlerinden biri.
BİRGİ İzmir'in Ödemiş İlçesi’ne bağlı bir müze şehir.
Konakları ve yemekleriyle ünlü. Bu bahar bir müzesi olacak.
CİDE Kastamonu'nun ilçesi. Kasabanın adına ilk kez İlyada
destanında rastlanmış. Burada yapılan ahşap tekneler bütün denizlerde
dolaşıyor.
CUNDA (ALİBEY) Eski adı Yund, resmi adı Alibey olan Cunda'da
yedi kilise, sekiz manastır var. Ayvalık'a bağlı. Balık lokantalarında mutlaka
paparina yemek gerekiyor.
ÇAMLIHEMŞİN Rize'nin ilçesi. Yaylaları, tarihi köprüleri,
zümrüt yeşili ormanları, Karadeniz'in yemekleri, endemik otları, Fırtına
Deresi'ne karışan çaylardan çıkan alabalıklarıyla ünlü.
HARPUT Elazığ'a bağlı. 4000 yıl önce kurulmuş. Bütün
medeniyetlerin izi kalmış. Camiler, kiliseler, türbeler, ilginç mezar taşları,
sessizlik, birbirinden güzel bahçeler... Kale'nin restorasyonuna da başlandı.
HASANKEYF Mezopotamya'da kurulmuş tarihi kent. Batman'a
bağlı. Dicle Nehri üstünde. Dünyanın en eski köprülerinden birinin kalıntıları
hálá ayakta. Yakında sular altında kalacak.
MİLAS Muğla'nın ilçesi. Mitolojiye göre Milas'ın kurucusu
rüzgar tanrısı Mylossos'muş. Karia uygarlığının dini merkeziymiş. Kilimleriyle
ünlü.
ZİLE Tarihi 5000 yıl öncesine uzanıyor. Tokat'ın ilçesi.
Meyve bahçeleri, yemekleriyle tanınıyor. Tarihi yapıları onarılmaya başlandı.
Yorumlar
Yorum Gönder