MOLLA GÜRANİ CAMİİ (VEFA KİLİSE CAMİİ)

Burası Molla Gürani Camii veya daha sık kullanılan adıyla Vefa Kilise Camii ve ilk kurulduğu zamanki adıyla Hagios Theodoros Kilisesi.. Fatih’in fetihten sonra ilk camiye dönüştürdüğü kilse.
Burası Türkiye’nin 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Miras Alanı olarak ilk kabul edilen İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nda, Süleymaniye Koruma alanına dahil tarihi ve kültürel değerlerimizden.Yani İstanbul’u gezen yabancı ve yerli turistlerin en çok uğrama ihtimali olan alanlardan..Benim de gezi listemin başına başına yazdığım yerlerdendi.

Buraya kadar her şey güzel..Ama güzel olmayan ve yürek sızlatan bu değerimizin bugünkü hali. Merakla gezmek istiyorsunuz, yol gösterici bir tabela olmadığından biraz tesadüfen buluyorsunuz.İlk gözünüze çarpan çevresindeki virane binalar. Korsan otopark,özellikle Suriye’den gelen göçmenler ve kilitli kapısı..Görevli yok, ilgilenen yok sadece dışarıdan birkaç resim alma şansınız var.İşin doğrusu İstanbul gibi bir yerde UNESCO tarafından koruma altına alınması kabul edilmiş mekanı biraz da korkarak ve tabii ki üzülerek geziyorsunuz..


Bu yazıyı yazarken,cami hakkında internette gezerken benim bu değerlendirmemde yalnız olmadığımı gördüm. Nisan ayında birçok ulusal gazetede “Tarihe ayıp ediyoruz,Utanç görüntüleri” gibi haberlerin hazırlanmış olduğunu gördüm.İnşallah bir yerlere ulaşmıştır veya ulaşacaktır yazılanlar..Yoksa gerçekten yazık edeceğiz bu değerlerimize. (Bu arada 2010 yılından beri bu metruk halin haberlerde yer aldığını ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2011 yılında burayı Restore edilecek binalar arasına aldığını belirteyim..2015’teyiz???)


Şimdi biraz da Molla Gürani Camii’ni tanıyalım;

Vefa Kilise Camii (Hagios Theodoros Kilisesi) ya da Molla Gürani Camii, Vefa’da Molla Şemsettin Gürani Sokak’da yer alır. Kilise büyük olasılıkla Aziz Theodoros’a adanmıştır. Binanın ilk yapılış tarihi, mevcut parçalara ve temelinde bulunan damgalı tuğlalara bakıldığında, V.y.y.ın ortalarını işaret etmektedir. Bugünkü yapı ise XI yüzyıla I. Aleksios Komnenos dönemine aittir.
Klasik Yunan haçı planlı Hagios Theodoros Kilisesi, Fatih Sultan Mehmet devrinde Şeyhülislam Şemsettin Molla Gürani(1410-1488) tarafından camiye çevrilmiştir. Onun adini taşısa da, camii daha çok Vefa Kilise Camii olarak ün kazanmıştır. 1937’de yapılan araştırmalarda, binanın içinde başka yapılara ait izlerin bulunması, bu kilisenin bir manastır kompleksi içerisinde yer aldığı fikrini düşündürmektedir.
Hagios Theodoros Kilisesi, İstanbul’un Komnenos ve Palaiologos mimarisinin bir örneğidir. Bugünkü durumu ile yapının iki ayrı devirde yapıldığı açıktır. Kilise, bütün cephelerinde tuğla ve taşın alternatif sıralar halinde kullanılmasından meydana gelmiştir. Kademeli kemerler, kör nişler cephede hareketlilik sağlamıştır. Dış mimarisiyle dini bir yapıdan çok bir saray havasındadır. İnce bir malzeme ile süslenmiş olan kasnakların üzerinde kubbelerin tekrarlanması, haçın kollarının üzerilerini örten beşik tonozlar, apsisin kollarının dışarıya doğru çıkık olması ve bunların şekil ve yükselişi bakımından birbirlerine benzememesi, binayı farklı kılan unsurlardandır. Vefa Kilise Camii içinde çeşitli dönemlere ait malzemeler kullanılmıştır. Örneğin sütun ve sütun başlıkları V. ve VI.yüzyıla aittir . Tuğlaların ise İstanbul ’daki tuğla ocaklarından temin edildiği düşünülmektedir.
Bugünkü hali ile iç ve dış narteks olmak üzere iki nartekse sahip olan kilise dört sütunlu kapalı yunan haçı planlıdır. Haçın kollarının kesiştiği kare mekanın üstü, bir kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Kubbeyi taşıyan köşeleri hafif yassılatılmış kare dikmeler yerinde daha önceden sütunlar bulunuyordu. Yüksek kasnaklı kubbe, on iki yassı kaburga ile bölümlere ayrılmıştır. Her bölümde yuvarlak birer pencere bulunur.

Latin istilası sırasında tahrip edilen kilise 1261 den sonra esaslı bir onarım görmüş ve beş bölümlü bir dış narteksle beraber yapıya bazı bölümler eklenmiştir. İki katlı bu dış nartekse, dış taraftan merdivenle çıkılır. Üzeri kasnağında pencereler açılmış, dışarıdan köşeli üç kubbe ile örtülüdür. İstanbul’un Latin kontrolünde olduğu dönemde Roma Katolik Kilisesi olarak kullanılan kilise, fetihten sonra camiye çevrildiği dönemde; apsis değiştirilmiş, güneydoğu köşesine bir minare eklenmiş, kuzey ek binası daha da büyütülmüş ve üstüne bir kat daha çıkılarak imam odası yapılmış, bazı kapıları örülmüş, onların yerine pencereler açılmıştır.
Kilise Camii, 1833’de geçirdiği bir yangın sonrası tahrip olmuş ve 1848’de onarım görmüştür. Bu çalışmalar sırasında eski paraklesion yıkılmış, içerideki dört sütun kesilerek yerine desteği kuvvetlendirmek için payeler konmuş ve giriş kapısında da bazı değişiklikler yapılmıştır. Büyük bir olasılıkla da, binanın mozaikleri bu devirde yok olmuştur. Vefa Kilise Camii, küçük ama bezeme açısından zengin bir yapıdır. Bütün yapı mozaiklerle bezenmiştir. Meydana gelen yangınlar ve depremlerle mozaikler zaman içinde tahrip olmuş ya da üzerleri sıva ve badana ile kapatılmıştır. 1937 senesine kadar üstü kapalı olan mozaikler, bu tarihte Hidayet Fuat Togay tarafından meydana çıkarılmışlardır.  Bu çalışmalar sonunda güney kubbenin tamamı ve orta kubbenin bir kısmı ortaya çıkmıştır.







Yorumlar

  1. Tesaduf eseri girdim su anda restore ediliyor, ınsallah mimarı dokusu bozulmadan restorasyonunu bitirirler, muthıs bır mimarı, mimarısıne vuruldum🥰

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER