TÜRKİYE'NİN 10 HARİKASI
1.AYASOFYA
Dünyanın harikalarından kabul edilen, 532’de inşa edilen
Bizans İmparatorluğu’nun İstanbul’daki şaheseri, günümüze gelen ender
eserlerden. Dış görünüşünün aksine içi, saray gibi görkemli ve göz alıcı.
Bizans döneminde çok büyük onarımlar gören, iki kez yeniden yapılan
Ayasofya’yı, 16. yüzyılda Mimar Sinan ile 19. yüzyılda Fossati Kardeşler
restore etti. 916 yıl başkilise, 477 yıl cami olan Ayasofya, Atatürk’ün emriyle
müze yapıldı. 1930-1935 arasında ortaya çıkarılıp temizlenen mozaikler de
Bizans ve Osmanlı döneminin izlerini taşıyan muhteşem mimarisiyle en çok
ziyaret edilen müzelerimizin başında geliyor.
2.HASANKEYF
Bir zamanlar bölgenin bilim ve kültür merkezi olan
Batman-Hasankeyf, sahip olduğu zengin tarihsel yapılar nedeniyle 1981 yılında
sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştı. 2006 yazında temeli atılan
Ilısu Barajı sularının altında kalma tehlikesi altında. Sadece tarihi kale ve 7
bin mağara sular altında kalmayacak. Yerleşim bölgesi ve Hasankeyf’in simgesi
haline gelen Dicle Nehri üzerindeki 12. yüzyıldan kalma Ortaçağ’ın en büyük taş
köprüsünün, Raman Dağı eteğine taşınması planlanıyor. Bugün bile bazıları
mesken olarak kullanılan çok sayıdaki mağara, insanların çok eski çağlarda
yerleştiklerini gösteriyor.
3.NEMRUT DAĞI
Adıyaman’ın Kahta ilçe sınırları içindeki Nemrut Dağı, dev
heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gün doğumu ve gün
batışının seyredilebildiği yer. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası olarak ilan
ettiği Nemrut Dağı, Kommagene Uygarlığı eserleriyle Türkiye’nin en önemli milli
parklarından. Dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale,
Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü, Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.
Helenistik dünyadan günümüze ulaşan en önemli ve zengin anıtlardan
4.DİVRİĞİ ULU CAMİİ
UNESCO’nun 1985’te Dünya Mimari Mirası’na dahil ettiği
Sivas-Divriği Ulu Cami, 1228’de Mengücekoğulları hükümdarı Süleyman Şah’ın oğlu
Ahmet Şah tarafından yaptırıldı. Başmimarı Ahlatlı Hürremşah. Bitişiğindeki
Darüşşifa (hastane) ise Ahmet Şah’ın eşi ve Behram Şah’ın kızı Melike Turan
Melek tarafından yaptırıldı. Hastanede ruh hastalıkları müzik ve su sesiyle
tedavi edilirdi. 16 sütunlu cami, 23 tonoz ve iki kubbe ile örtülü. Mihrabın
biçim ve bezemelerinin Anadolu’da başka örneği yok. Türkiye’nin restorasyon
duayeni Doğan Kuban, Ulu Cami’ye 40 yılını vermiş. "Eşi yok. Heykel
gözüyle bakmak lazım. Müzeye kaldırılması gerekiyor ama sığmaz. Topkapı Sarayı’ndaki
Mukaddes Emanetler gibi saklanmalı."
5.POKUT YAYLASI
Doğu Karadeniz yaylalarının en güzeli ve bozulmamışlarından.
"Bitki örtüsü çok çeşitli. Yürüme yolu da var. Tipik yayla hayatını
barındırıyor. Yayla evleri ananevi haliyle kalmış ve Çamlıhemşinliler hálá
kullanıyor. Asfalt yol yapılmamalı. Çünkü Ayder, bu yüzden betonlaştı,
bozuldu" diyor. Pokut sırtının güney yamacına kurulmuş yayla evleri, zaman
zaman Meğo ve Ayder Vadisi’ne biriken yer dumanı sayesinde bulutların üzerine
dizilmiş inci tanelerini andırıyor
6.AĞIRNAS MİMAR SİNAN EVİ
Mimar Sinan, 1489’da Kayseri’nin Melikgazi İlçesi’ne bağlı
Ağırnas Beldesi’nde doğdu. Doğduğu ev, Ağırnas Belediyesi ile ÇEKÜL Vakfı’nın
işbirliğiyle restore edildi, 9 Nisan 2007’de ziyarete açıldı. İki katlı evin
altında yedi kat aşağıya inen yeraltı şehri bulunuyor. Evin orta katı 1939, üst
katıysa 1951’de tamamlanmış, bu görünenin altındaysa Roma, Bizans, Selçuklu,
Osmanlı dönemlerinin izleri birbirini izlemekte. Faruk Göksu "Ermeni
klasik mimari eseri olan Ağırnas yerleşiminde müthiş taş kemerler var. Sinan’ın
bu kemer ve taş iş işçiliğinin içinde büyümesinin, mimarlığında çok etkili
olduğu söylenir. ÇEKÜL Vakfı restore etmeseydi, bu şaheser ortaya
çıkmayacaktı" diyor.
7.ASPENDOS ANTİK TİYATROSU
Aspendos, Antalya-Serik’in 8 kilometre doğusunda, M.Ö. 10.
yüzyılda Akalar tarafından kurulan bir Antik Çağ kenti. Önemli bir ticaret yolu
üzerinde olduğu ve Köprüçay Irmağı ile limana bağlandığı için her çağda ele
geçirilmek istenen bir kent. Buradaki açık hava tiyatrosu. Roma İmparatoru
Marcus Aurelius zamanında Mimar Zeno tarafından 2. yüzyılda yapılmış. 17 bin
kişilik tiyatronun mimari özelliğiyle sağladığı mükemmel akustik hálá bir sır.
13. yüzyılda Selçuklular burayı kervansaray olarak kullanmış ve bir kemerle
kuzey tarafını sağlamlaştırmışlar
8.ÇANAKKALE VE İSTANBUL BOĞAZLARI
Asya ile Avrupa kıtası boğazlarda birleşir, iki iç deniz;
Karadeniz ve Akdeniz boğazlarla birbirine bağlanır. Tarih boyunca Afrika ve
Asya’dan gelenlerin Avrupa’ya geçme yolları olur
İstanbul Boğazı’nın uzunluğu 30 kilometre. En geniş bölümü
Anadolu Feneri ile Rumeli Feneri arasında (3600 metre); en dar yeri Anadolu
Hisarı ile Rumeli Hisarı arasında (760 metre.) En derin yeri Bebek’le Kandilli
arasında (120 metre.) Birinci Dünya Savaşı’nda büyük bir savaşın mekanı olarak
da tarihe geçen Çanakkale Boğazı’nın ise en derin noktası 167 metre.
9.KAPADOKYA
Persçe’de Güzel Atlar Ülkesi demek olan Kapadokya, Joost
Lagendijk için bu dünyaya ait değil. Adeta fantastik bir heykeltıraşın elinden
çıkmış bir hayal dünyası. Arhan Kayar ise hem tarih hem de coğrafi bakımdan
enteresan buluyor. Ara Güler, "Kapadokya öyle bir yer ki kendini dünyadan
başka bir yerde hissediyorsun. Aydaymışsın ya da günün geç saatlerinde ruhlar
dolaşıyor gibi etrafında. Kendinizi orada yalnız hissetmezsiniz. Sanki o
ruhlar, peribacalarının içindeki kiliselere çağırır. Gizemli bir
gezegendir" diyor. Volkanik faaliyetler ve erozyon sonucunda oluşan peribacaları,
ilk Hıristiyanların sığınağı oldu. İşlenmesi çok kolay olan kayaların içine
kazılan mağara kiliselerde birbirinden güzel fresklere rastlıyorsunuz
10.SÜLEYMANİYE CAMİİ
İstanbul’un en görkemli camiini Mimar Sinan’a Kanuni
Süleyman ısmarladı. 1550-1557 arasında tamamlandı. Avluyu çevreleyen büyük
komplekse okullar, kütüphane, hamam, aşevi, kervansaray, hastane ve dükkánlar
yaptı. Süleymaniye’nin dış güzelliğini en iyi biçimde görmek için uzaktan,
Haliç’in Galata kesiminden bakmak gerekiyor. Dört minaresi olan caminin esas
mekánını büyük bir kubbe örtüyor. İçerideki en göz alıcı yer, mihrap
duvarındaki renkli motiflerle süslü vitraylar. Arka avlusunda Sultan Süleyman
ve Hürrem Sultan’ın türbeleri bulunuyor. Bir uçtaki mütevazı mezar ise Mimar
Sinan’a ait.
Yorumlar
Yorum Gönder