AYNALIKAVAK KASRI
17. yüzyıldan itibaren Haliç kıyılarını süsleyen ve günümüzde Aynalıkavak Kasrı adıyla tanınan yapı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Aynalıkavak Sarayı” ya da “Tersane Sarayı” olarak bilinen yapılar grubundan günümüze ulaşabilen tek örnektir. Tarihsel kaynaklardan, yörenin Bizans döneminde de imparatorlara ait bir dinlenme yeri olduğu anlaşılmaktadır. Fatih Sultan Mehmed’in (1444-1481) İstanbul’u fethinden sonra, Osmanlı sultanlarının da ilgisini çeken bu büyük koruluk, bölgede kurulan Osmanlı Tersanesi’nden dolayı “Tersane Hasbahçesi” adıyla anılmaya başlamıştır. Hasbahçe’deki ilk yapılaşmanın tarihi Fatih Sultan Mehmed dönemine dek inmekte, burada inşa edildiği kesin olarak bilinen ilk kasır ise Sultan I. Ahmed (1603-1617) dönemine tarihlenmektedir. Tarihsel süreç içinde padişahların yaptırdığı kasırlarla gelişen ve “Tersane Sarayı” olarak anılan bu yapılar topluluğu; 17. yüzyıldan başlayarak “Aynalıkavak Sarayı” olarak da adlandırılmıştır.
Saray bütünü içinde yer alan ve Sultan III. Ahmed
(1703-1730) döneminde yaptırıldığı sanılan Aynalıkavak Kasrı, Sultan III. Selim
(1789-1807) döneminde büyük bir onarım görerek yeniden düzenlenmiş ve bugünkü
görünümünü kazanmıştır. Ağırlıklı olarak 19. yüzyıl saray, köşk ve
kasırlarından oluşan Milli Saraylar yapıları arasında daha erken dönemlerden
günümüze gelmiş tek yapı olan Aynalıkavak Kasrı geleneksel mimarîsi ve
dekorasyon özellikleriyle son derece ayrıcalıklıdır. Dîvânhâne ve Beste
Odası’nda pencere üstlerinden dolaşan bir frizde dönemin tanınmış şairleri Şeyh
Gâlib ve Enderûnî Fâzıl’ın, kasrı ve III. Selim’i öven şiirleri Hattat Mehmed
Esad El Yesârî tarafından ta‘lîk hat ile yazılmıştır. Deniz cephesinde iki,
kara cephesinde tek katlı kütlesiyle Osmanlı klasik mimarlığının son ve ilginç
yapılarından biri olan Kasır; süsleme açısından da çağının beğenisini
yansıtmakta, özellikle besteci Sultan III. Selim dönemi kültürünün pek çok
öğesini bünyesinde barındırmaktadır. Bu dönemin özelliği olan revzenli tepe
pencereleri, geniş saçaklı çatıları, iç dekorasyonda bulunan yerleşik sedir
düzenlemeleri, geleneksel ısıtma biçimini oluşturan mangalları artık yok olmuş
bir geçmiş yaşam biçiminin görünümlerini sergilemektedir. Restorasyonu ve
tefriş çalışmaları tamamlanarak 5 Kasım 2010 tarihinde ziyarete açılan
Aynalıkavak Kasrı’nın alt katı, Sultan III. Selim’in sanatkâr ve mûsikîşinâs
kişiliğine uygun olarak tarihî Türk çalgılarının sergilendiği bir müze haline
getirilmiştir.
Not;Milli Saraylarda iç mekanlarda TBMM emri gereği görüntü almak yasak olduğundan, iç mekan resimleri www.millisaraylar.gov.tr. adresinden alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder