BİRGİ ÇAKIRAĞA KONAĞI

Batı Anadolu’nun en görkemli yapılarından biri olan Çakırağa Konağı,  18. Yüzyılın sonlarında, ünlü deri tüccarı Şerif Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bölgeye özgü mimari üslubunu günümüze kadar koruyan konak, bir mimarlık şaheseri olarak kabul edilir.
Yapılış Öyküsü
Konağı yaptıran Şerif Ali Ağa, zengin bir deri tüccarıdır. İşi gereği sık sık İzmir, İstanbul, Paris, Venedik gibi büyük şehirlere gitmektedir. Gittiği yerlerde gördüğü mimari yapılardan etkilenir ve Birgi’de bunlara benzer bir ev yaptırmak ister. Bunun üzerine dönemin ünlü mimar ve ustalarını şehre getirtir. Yıllar süren çalışmalardan sonra konak tamamlanır ve ortaya Türk sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri çıkar.

Çakırağa Konağı 1950’li yılara kadar konut olarak kullanılmış; daha sonra da Kültür Bakanlığına devredilmiştir. 1977 yılında onarımına başlanan yapı, -çevresindeki evlerin de kamulaştırılmasından sonra- 1995 yılında müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. Onarım esnasında merdivenler ve bazı ahşap bölümler restore edilmiş; iç ve dış duvarlarda yer alan resimler temizlenmiş ve bahçesi yeniden düzenlenmiştir.


Birgi Çayının kenarına kurulmuş olan Çakırağa Konağı, mis kokulu çiçeklerle bezenmiş, geniş bir bahçe içinde bulunur. Bahçenin etrafı geleneksel Osmanlı mimarisine uygun olarak -ev yaşamını gizleyecek şekilde- yüksek duvarlarla çevrilmiştir.
Konak, taş temel üzerine üç kat olarak inşa edilmiştir. “U”  şeklinde tasarlanan binanın ikinci ve üçüncü katlarında, dış sofalı plan şeması uygulanmıştır. Zemin kat hariç on dört odası vardır. Geniş bir saçakla çevrelenen bina kiremitle kaplı bir çatıyla örtülmüştür. Ahır, samanlık, hizmetli ve misafir bekleme odalarının yer aldığı zemin kat, taş plakayla döşenmiştir. İkinci ve üçüncü katlar ise tamamen ahşaptır ve ahşap arası kerpiç dolgu adı verilen bir teknik ile inşa edilmiştir. İnşaatta kullanılan ahşap malzemeler Venedik’ten getirtilmiştir. Bu yüzden konakta, dönemin Avrupa mimarisinin de izlerini görmek mümkündür.

Çakırağa Konağının yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından en ilgi çekici bulunan yönü, şüphesiz üst kattaki İstanbul ve İzmir odalarında bulunan panoramik şehir görüntüleridir. Rivayete göre Çakıroğlu Mehmet Bey’in -iş gezilerinde tanışıp evlendiği- biri İzmirli, diğeri İstanbullu iki eşi vardır. Hanımlar sıla hasreti çekmesin diye, odalarına memleketlerinin resimlerini yaptırır. Türklere özgü minyatür resim sanatından farklı olan bu suretler, yüzeysel değildir ve belli bir perspektife sahiptir. Resimlerde ağırlıklı olarak gri, yeşil, mavi ve kahverengi renkler kullanılmıştır. Dönemin İstanbul ve İzmir şehirlerini yansıtması ve gerçeğe yakın bir gözlemin ürünü olması açısından, bu panoramalar oldukça önemlidir.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İLGİNÇ HİKAYELER,İLGİNÇ MEKANLAR "CİN DELİĞİ,CEHENNEM KAPISI HİERAPOLİS"

İSTANBUL'UN EN GÜZEL 10 SEYİR TEPESİ

MALTEPE BEŞÇEŞMELER