ERZURUM TABYALARI
Erzurum Tabyaları, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda
Erzurum'u düşmana karşı savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen
askeri yapılardır. Antik dönemden beri Anadolu’da şehirlerin savunma ve
korunmasına özel bir önem gösterilmiştir. Roma, Bizans, Selçuklu veOsmanlı
dönemlerinde şehirlere güçlü sur duvarları yapılarak korunmuştur. 16. yüzyıl
başlarında kale ve sur savunma sisteminin uzun menzilde dahi etkili olan toplar
karşısında yetersizliği sebebiyle Avrupa devletleri ülkelerinde tabya sistemini
uygulamaya başlamışlardı. 18. yüzyılın başından beri de Osmanlı şehirlerinin
savunmasında tabyalar kullanılmıştır. Stratejik öneme sahip konumdaki Erzurum
şehri çevresine yapılan tabyalarla Osmanlı İmparatorluğu döneminde şehir
korunmaya çalışılmıştır
AZİZİYE TABYASI
Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi ve askeri alanda yaşadığı
sıkıntıyı fırsata dönüştürmek isteyen Ruslar, Osmanlı İmparatorluğuna karşı
savaş başlatmışlardı. Tabyaların yapılış nedeni tamamen Ruslara karşı Erzurum
şehrini savunma amaçlıdır. Özellikle Erzurum’un doğusunda olmak üzere
çevresinde de tabyalar vardır. Kale savunma sisteminin o dönemde topla yapılan
saldırılara karşı yetersiz kalışı, savunma maksatlı yapılan tabyaların önemini
artırmıştı. Bu sebeple şehrin çevresinde çok sayıda özellikle Ruslara karşı savunma
gücünü artırmak maksadıyla tabyalar yapılmıştır. Ruslar, Erzurum'a yakın
tarihte üç defa saldırı, işgal ve istilada bulunmuşlardır. Bunlar sırasıyla
1828-1829, 1878 ve 1916 yıllarında olmuştur. Her ne kadar bu istilalar geçici
olsa da Ruslara karşı Erzurum halkının gösterdiği direniş çoğu zaman yetersiz
kalmış, şehir ve şehir halkı çok büyük tahribata maruz kalmıştır. Öncelikle
1828 Rus saldırısında, Toprak tabya olarak adlandırılan tabyaların yetersizliği
bu anlamda yeni tabyaların inşa edilmesini zaruret haline getirmişti. Osmanlı
Devleti, ilk defa Kars kalesine ve çevresine doğu sınırlarında tehdit olarak
gördüğü İran’dan gelebilecek saldırılara karşı koyabilmek için, toprak tabya
diye adlandırılan savunma maksatlı askeri yapılar yapmıştı. Erzurum’un
kuzeyinde bulunan Gürcübogazı, doğusunda bulunan Deveboynu Geçidi, güneyinde
bulunan Palandöken geçidini muhtemel Rus ve Iran saldırılarına karşı
koruyabilmek için 21 tabya inşa etmiştir. 1821 yılında Erzurum'da ilk olarak
Hasani Basri Toprak Tabyası yapılmış, daha sonra diğer tabyaların yapımı
gerçeklestirilmiştir. Erzurum'daki tabyalarda genellikle taş malzeme
kullanılmış olup, sadece tonozlar tuğladan örülmüştür. Tabyaların yapım süresi
toplam beş yıl sürmüştür. Türk Subay ve Mühendisleri tarafından yapılmıştır.
Tabyalar Sultan Abdülaziz devrinde Fosfor Mustafa Sıdkı Paşa başkanlığında bir
komisyon oluşturulmuş, bu komisyonun hazırladığı projelere göre tabyalar
özellikle inşa edilmiştir. 93 Harbi olarak da adlandırılan ve Osmanlı - Rus
Savaşlarının en kanlı çatışmalarının yaşandığı Erzurum Aziziye Tabyaları’nın
tarihimizde özel bir yeri ve önemi vardır. Ateşli silahlar ve tahrip gücü
yüksek uzun menzilli topların geliştirilmesiyle birlikte, kentleri çevreleyen
surlar özelliklerini kaybetmeye başlayınca yeni savunma sistemleri geliştirme
zarureti ortaya çıkmıştır. Çünkü savaş teknolojileri alanındaki gelişmeler,
Orta Çağ kale savunma sistemini de değiştirmiş, sivillerle askerlerin
birbirinden ayrıldığı ve içerisinde halkın olmadığı savunma yapıları inşa edilmesini
gündeme getirmiştir. 16. yüzyıl başlarında Avrupa devletleri tabya sistemini
uygulanmış, 18. yüzyılın başından beri de Osmanlı şehirlerinin savunmasında
kullanılmıştır. Osmanlı Devleti'nin sıkıntılı dönemlerinde büyük masraf ve emek
harcanarak inşâ edilen tabyaların, savunma yapıları arasında çok özel bir yeri
vardır.
MECİDİYE TABYASI
Erzurum şehir merkezinin hemen doğusundaki 2042 rakımlı
Topdağı’nın kuzey ucunda bulunan bu tabya, şehri doğudaki Yanık Dere ile
kuzeydeki Gürcü Boğazı’ndan gelecek düşmanı durdurmak amacıyla yapılmıştır.
Burası, Erzurum’u Pasinler Ovası’na doğudan bağlayan Hamam
Deresi ve Deveboynu Geçidi ile birlikte üç ana boğazdan birisidir.
Sultan Abdülmecit tarafından 1852 yılı Haziran ayında
yaptırılan Mecidiye Tabyası’nın inşaatına Erzurum valiliğinde tayin edilen Zarif
Mustafa paşa nezaret etmiştir.
Mecidiye tabyası geniş bir avlunun doğusunda yay şeklinde
bir plan üzerine kurulmuş olan yan yana koğuş odalarından meydana gelmektedir.
Kuzey-güney istikametinde uzanan bu yayın orta kısmının uzunluğu 63.85 metre,
yan kısımları ise 20.20 metredir. Tabyanın batısında geniş bir avlu vardır.
Mecidiye Tabyası, tamamen iyi cins küfeki taşından inşa
edilmiştir. Ön ve arka cepheye bakan duvarlar, taşıyıcı özelliğe sahip
olmadığından biraz ince (1.10 m.) tutulduğu halde, bunlar arasında dikey olarak
uzanan ve odaları meydana getiren duvarlar daha kalın (1.60 m.) yapılmıştır.
Zira odaları örten hafif sivri beşik tonozlar doğrudan
doğruya bu duvarların üzerine oturmaktadır. Aynı şekilde, 10 odadan meydana
gelen ana koğuş bloğu ile üçer odadan meydana gelen iki uçtaki birer blok
arasında kalan gayri muntazam planlı depo kısmı da ortada ayakların
desteklediği beşik tonozlarla örtülmüştür. Tabya dıştan düz toprak damla
kapatılmıştır.
Diğer taraftan, Mecidiye Tabyası mevcut en eski tabya olması
sebebiyle daha sonra yapılan tabyalarda görülen karargâh, pusu ve topçu odaları
gibi yeniliklere sahip değildir. Tabya, Erzurum şehrine hakim bir tepede
kurulmuş ileri bir karakol ve kışla konumundadır.
Bu tabya, 1877 yılı 7/8 Kasım gecesi Rusların
gerçekleştirdiği Aziziye Baskını’na şahit olmuş, söz konusu tabyanın
kurtarılması için yapılan çarpışmaları Başkomutan sıfatıyla Ahmet Muhtar Paşa,
bazı kaynaklarda “Topdağı istihkâmı” olarak anılan bu tabyadan sevk ve idare
etmiştir.
NENE HATUN MEZARI
Yorumlar
Yorum Gönder